GELİBOLU’YU ANLAMAK

18 Mart 1915 Deniz Savaşı’nda Şehit Olan Askerleri Anma Amacıyla Yapılan İlk Tören ve Bu Törenin “Şehitleri Anma Günü” Olarak İlan Edilmesi (Burhan Sayılır)

 

İngilizler ve müttefikleri doğuyu medenileştirme projesinin önündeki en büyük engel olarak gördükleri Türkleri tarih sahnesinden silerek bu amaçlarına ulaşmayı düşünmüşlerdi. İngiliz ordusu içinde gözlemci olarak bulunan bir Amerikalı yüzbaşının şu sözleri aslında Çanakkale Savaşları’nın ana felsefesini anlamak bakımından oldukça önemlidir: “… Türkler gibi medeniyet sahibi olmayan bir milletin elinde bulunan Avrupa’nın bu son kalesine, Hıristiyanlar tarafından hücum ediliyor. Eğer İngilizler ile müttefikleri bunu başarırlarsa bu, fethedilmemiş bir ülkenin peşinden koşan fatihler gibi, burayı elde tutmak için değil, belki kıvılcımı 1792’de Fransa’da parıldayan medeniyet ışıklarını Asya’nın karanlık köşelerine yaymak içindir. Hayalimizin ufkunda gözden uzak Bağdat’ın sisler içinde gizlenmiş göz alıcı manzarası canlanıyor. Britanya’nın en tanınmış siyaset adamlarının zihinlerinden yüz sene önce doğmuş olan bu siyaset, bu gün Çanakkale’de yaşanmakta olan savaş ile de ilgiliydi. Eğer İngiltere’nin askerleri Gelibolu’da başarısız olursa, İngiliz güneşi Türkiye’de, Mısır’da, Hindistan’da kısaca bütün Doğu’da ışıklarını önceki kadar vuramayacak ve aydınlatamayacaktır. Çanakkale’nin ele geçirilmesi bunun süresini kısaltabilirdi. Bozgunluk ve perişanlık korkunç bir trajedinin son perdesini indirmeye yetecektir..”[1].

İngiliz savaş meclisinin 28 Ocak 1915’te yaptığı toplantıda Deniz Bakanı Winston Churchill, vakit geçirilmeden Çanakkale cephesinin açılmasını istedi. Bu istek savaş meclisince de kabul gördü ve harekâtın yalnız deniz kuvvetleriyle yapılması kararlaştırıldı. Böylece Lord Kıchener’in ortaya attığı Çanakkale operasyonu Churchill tarafından tam olarak benimsenmiş ve kabul görmüştü[2].

Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla hazırlanan plânı hayata geçirmek için, Amiral Carden’in emrinde, Queen Elizabeth, Inflexible, Agamemnon, Triumph, Cornwallis, Albion, Vengeance, Lord Nelson, Swiftsure, Irresistible, Ocean, Prince George, Majestic, Goliath, Canopus; Fransız Tuğamirali Guéperatte komutasında da Bouvet, Gaulois, Suffren ve Charlemagne zırhlıları, 3 hafif kruvazör, 16 muhrip, 7 denizaltı, 12 mayın tarama gemisi, Ark Royal ve Ben Mc. Chree ana uçak gemileri, Minca sabit balon gemisi, nakliye gemileri ve şileplerden oluşan büyük bir armada oluşturulmuştu[3].

Mondros’tan 18 Mart’ta saat 09:00’da yola çıkan İtilâf donanması saat 11:00’de Boğaz’a girdi ve birinci grup 11:25’te uzak mesafeden Nara Koyu’na ateş açtı. Queen Elizabeth şehir merkezini, Agememnon ve Lord Nelson Mecidiye ve Namazgâh tabyalarını dövmeye başladı. Saat 11:50’de ikinci grupta yer alan Fransız gemileri iki gruba ayrılarak; Suffren ve Bouvet Asya kıyısında, Gaulouis ve Charlemagne Avrupa kıyısına demirlemişti. Hamidiye ve Çanakkale tabyalarının kısa süren suskunluğunu fırsat bilen Amiral de’Robeck, gemilere daha yakına yanaşarak ateş etmeleri emrini vermişti. Saat 12:30’da Erenköy karşısında duran İngiliz zırhlılarını geçen Fransız gemileri, büyük çaplı toplarıyla bir taraftan Kilitdahr ve Mesudiye, diğer taraftan Dardonos ve Aktepe tabyalarını ateşe tuttu. Gemilerin küçük çaplı topları da dağınık olan bazı Türk bataryaları üzerine ateş etmişti[4].

Üzerilerine bomba yağdırılan Türk istihkâmları da İtilâf filosuna elinden geldiği kadar karşılık vermişti. Türk tabyalarından atılan top mermilerinden biri Inflexible’ın kaptan köprüsüne isabet etmiş ve yangın çıkarmıştı. Birçok yaralının bulunduğu gemi, Amiralin emri ile geri çekilme direktifi almıştı. Bouvet’de de aynı şekilde yangın çıkmıştı. Prince George gemisinin de kaptan köprüsü bir Türk topu ile havaya uçmuştu. Gemilerde bunlar yaşanırken, Çanakkale şehir merkezi yangın yerine çevrilmiş, Namazgâh tabyası Bouvet tarafından, Hamidiye tabyası Charlemagne tarafından tahrip edilmişti[5].

Saat 13:45’te Fransız gemileri Amiral de’Robeck’den Boğaz dışına çıkmaları yönünde talimat almışlardı. Fransız gemileri dönmek için manevra yapmaya başladıklarında, Bouvet birden sağ tarafına doğru yatarak alabora olmuştu. Kısa bir süre sonrada gözden kaybolarak sulara gömülmüştü. Saat 15:15’te Irresistible, Aktepe hizasına geldiğinde şiddetli bir patlamaya neden olan bir mayına çarparak yana yatmaya başlamıştı. Saat 16:10’da yüzer mayınlardan biri Irresistible’a çarparak geminin ikinci bir ağır yara almasına neden olmuştu. Saat 18:00’de Irresistible’i çekip kurtarmaya gelen Ocean gemisi de Bouvet’in battığı yere yakın bir yerde mayına çarparak sağ yanına yatmıştı. Her iki geminin personeli de gemileri terk ederek, gemileri kaderleri ile baş başa bırakmışlardı. Saat 20:00 ile 23:00 arasında her iki gemi de sulara gömülmüştü[6].

Günün sonunda Türk tarafının kayıplarına bakıldığı zaman, Çanakkale ve Kilidbahr’in alevler içinde kaldığı, haberleşme hatlarının tamamen kesintiye uğradığı, tabyalar ve bataryalara binlerce gemi top mermisinin isabet ettiği, siperlerin harap olduğu, topların çoğunun kullanılamayacak derecede zarara uğradığı ve 200 kadar Türk’ün hayatını kaybettiği görülmüştü. İtilâf donanmasına gelince “Yenilmez Armada” olarak bilinen filo çok önemli üç zırhlısını Boğazın sularında bırakmış, birçok gemisinin savaş dışı kalmasına engel olamamış ve batan gemilerdeki askerlerini de geride bırakarak Boğaz’ı terk etmek zorunda kalmıştı[7].

18 Mart Deniz Savaşı’nda şehit olan askerlerin anısını yaşatmak ve kahramanlıklarını yad etmek amacıyla olaydan bir yıl sonra, 18 Mart 1916’da yapılacak ilk tören için girişimlere başlanmıştı.

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Nihat Paşaya gönderilen 12 Mart 1916 tarihli bir yazıda, “…18 Mart 1915 Deniz Savaşı münasebetiyle, bu tarihte şehit olan askerlerin hatıralarını yaşatmak ve yad etmek amacıyla askeri bir tören yapılacaktır…” denilmişti. Türk askerleri için yapılacak tören ile ilgili olarak Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın bu törenlere ilişkin öneri ve temennileri sorulmuştu. Ayrıca, ilgili yazıda, dini töreni takip eden bir askeri tören ve resmi geçit yapılacağı, bu askeri tören ve resmi geçit için en uygun ve yakın birliklerin bu törene katılımlarının sağlanması istenmişti. Aynı yazıda Alman askerleri için de öğleden önce 10:30’da mezarlıkta dini bir tören yapılacağı belirtilmişti[8].

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın 15 Mart 1916 tarihli yazısında, 12 Mart 1916 tarihli yazı ile istenilen önerilerle ilgili olarak ayrıntılı bilgi verilmiş ve törenin ne şekilde yapılacağına ilişkin program ortaya konulmuştu. Yazıda, “…18 Mart 1915 Deniz Savaşı’nda kahramanca hakkın rahmetine kavuşan şehitlerimizin ve diğer askeri şehitlerimizin aziz hatıralarını yad etmek için bu Mart’ın on sekizinci günü askeri bir tören yapılacak ve şehitlerimizin ruhlarına dua okunacaktır…”denilerek törenin amacı ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilmişti[9].

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın bu yazısında geçen “… diğer şehitlerimizin aziz hatıralarını yad etmek…” sözü ile de törenin, sadece 18 Mart Deniz Savaşı’nda şehit olan askerlerin anılması ile kalınmayıp, aynı zamanda diğer savaş alanlarında ve kara savaşlarında şehit olanlarında anılmasıyla bu tarihin, “Şehitleri Anma Günü” olarak ilan edildiği anlaşılmaktadır[10].

15 Mart 1916 tarihli yazıda, şehitleri anmak için bu törenle ilgili olarak açıklanan programa göre, Merkez Bölüğü’nden, Nağra’dan, Mecidiye’den, İnşaat İstihkam Bölüğü’nden, İstihkam Bölüğü’nden, Muhabere Bölüğü’nden birer takım ve hastaneden bir müfrezenin oluşturacağı grup, hastane birliği arkasındaki şehitlikte 09:30’da toplanacak ve burada İnşaat İstihkam Taburunun İmamı tarafından şehitler için dua okunacaktı. Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Komutanı da bu törende hazır bulunacaktı.[11]

Dardanos bölgesinde bulunan birliklerden oluşturulacak bir müfreze de bu bölgede toplanarak, şehitler için dua edeceklerdi. Hamidiye’deki mevcut bölük, Hamidiye arkasındaki şehitlikte hazır bulunarak, buradaki Alman askerlerinin dini töreni sona erdiğinde 3. Alay Müftüsü tarafından, şehit Türk askerlerinin ruhlarına dua okunacaktı. 4. Alaydan oluşturulacak bir birlik de merkez tabyalar gerisinde toplanarak burada tugay komutanı tarafından bir içtima yapıldıktan sonra, resmi geçit yapılacaktı. Erenköy, İntepe ve Seddülbahir’de de mıntıka ve grup komutanları tarafından kendi bölgelerinin uygun bir yerinde dini tören ve askeri tören yapılacaktı.[12]

Merkez Bölüğü’nden, Nara’dan, Mecidiye’den ve İnşaat İstihkam Bölüğü’nden birer takım, Hastaneden bir müfreze, İstihkam Bölüğünden bir takım, Muhabere Bölüğünden bir takım, hastane arkasındaki şehitlikte yapılacak duadan sonra yerlerine dönecek ve sadece subayların komutasında, 3. Alay 2. Taburdan, Dardanos mıntıkasından, Merkez Jandarma Bölüğü’nden, İstihkam Bölüğü’nden ve Hamidiye’den ayrılacak birer takım, saat 11:30’da Hamidiye tabyasında belirli bir düzen dahilinde toplanarak burada bir resmi geçit yapılacaktı. 3. Alay 2. Taburdan, Dardanos mıntıkasından, Merkez Jandarma Bölüğü’nden, İstihkam Bölüğü’nden ve Hamidiye’den oluşturulacak birer takım da subaylarıyla birlikte bu törene katılacaktı.[13]

Söz konusu yazıda, törene katılacakların törende giymeleri gereken kıyafetlerle ilgili olarak uyulması gereken kurallara da geniş bir yer verilmişti. Buna göre subaylar törene başlarında kalpak olmak üzere resmi üniformalarını giyerek, bellerine kılıç ve bel kayışı takılarak, ayaklarında çizme olarak ve aldıkları tüm nişan ve madalyalar takılarak gelinecekti.[14]

16 Mart 1916’da yayımlanan bir tamimle “18 Mart’ta yapılacak askeri törenlerde aşağıdaki talimata uyulacaktır” denilerek törenin programı konusunda açıklama yapılmıştı. Buna göre;

  1. Hamidiye tabyasında yapılacak resmi geçidi, 3. Alay Komutanı Kaymakam Zeki Bey komuta edecektir.
  2. Subaylar törene nişan ve madalyalarını takarak, resmi kıyafet ve kalpak giyeceklerdir. Resmi geçit tüfekli yapılacaktır. Diğerler hususlar telefon ile bildirilecektir.
  3. 17 Mart’ta saat 10:00’da Hamidiye tabyasında, donanmanın resmi geçidi yapılacaktır. 18 Mart’taki resmi geçitte bulunacak askerler, bu törende de hazır bulunacaktır.
  4. 18 Mart’ta hava yağmurlu olursa, bunun için ayrıca emir verilecektir.[15]

Boğaz Komutanlığı’nın 16 Mart 1916 tarihli bir başka yazısında da tören ile ilgili ve taltif edilen subaylar hakkında bilgi verilmişti. Bu yazıya göre, 18 Mart 1915 Deniz Savaşı’nda şehit olan askerleri anma amacıyla bir askeri tören yapılacağı, zamanının da Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın programına göre öğleden önce 09:30’da başlayacağı, 10:30’da Hamidiye’nin girişindeki mezarlıkta Alman askerleri için bir dini tören yapılacağı, ardından da 11:30’da Hamidiye’de resmi geçit yapılacağı ve bu geçidi de Zeki Bey’in komuta edeceği bildirilmişti[16].

Yine aynı yazıda, taltif edilenlerin isimleri yazılarak, törende bu kişilere ödül verileceği belirtilmişti. Buna göre, İkinci Sınıf Demir Salib Nişanıyla taltif edilenler arasında, İntepe 12’lik Tabya Komutanı Teğmen Şevket, İntepe 8,8’lik Usedom Tabya Komutanı Teğmen Sami, Çiftetepe Tabyası Komutanı Üsteğmen Abdullah, 14’lük Tabya Takım Komutanı Üsteğmen Niyazi, İkinci Grup Yaveri Hüseyin, İntepe İnşaat Bölüğünden Fahri’nin isimleri zikredilmişti[17].

Sonuç olarak, Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan Çanakkale Savaşlarının birinci dönemi olan 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşında şehit olan askerlerin, anılması için yapılan 18 Mart 1916’daki bu ilk tören, sadece bu şehitleri anmak için kalmamış daha geniş bir anlam kazanarak bütün şehitlerin anılmasını yönelik bir tören olmuştur. Böylece, 18 Mart tarihi “Şehitleri Anma Günü” olarak belirlenmiştir.

 

Bu makale daha önce Akademi Günlüğü Toplumsal Araştırmalar Dergisi, Cilt 1, Sayı, 1, Güz 2005, s. 99:104’te yayınlanmış olup yazarın izni ile sitemize konulmuştur.

 

Dipnotlar

[1] Granville Fortescue, Çanakkale, Çev. Rahmi, İstanbul 1916, s. 13; Bu eserin günümüz Türkçe’sini aktarılmış halini görmek için bkz. Burhan Sayılır, Çanakkale: Ümitler, Yanılgılar, Gerçekler, Ankara, 2003.

[2] Henry W. Nevinson, The Dardanelles Campaign, London 1918, s. 40.

[3] W. D. Puleston, The Dardanelles Expedition, Annapolis, 1927, s. 28, 33 ve 34..

[4] Puleston, a.g.e., s. 48.

[5] A. Thomazi, Çanakkale Deniz Savaşı, Ankara 1997, s. 37.

[6] Harb-i Umumide Çanakkale Muharebât-ı Bahriyesi, İstanbul 1336, s. 17-24.

[7] Aynı yer

[8] Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi, Birinci Dünya Savaşı Koleksiyonu, Klasör: 4685, Dosya:340, Fihrist:45. (Bundan sonraki dip notlarda, Kls: Klasör, Dos: Dosya, Fhs: Fihrist olarak kısaltılmıştır)

[9] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45 (1-7).

[10] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-1, 45-2, 45-7.

[11] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-1, 45-3,  45-7.

[12] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45 (1-3).

[13] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45 (1-7).

[14] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-1, 45-2, 45-3, 45-6.

[15] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-4, 45-5.

[16] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-9.

[17] Genelkurmay ATASE Arşivi, Kls: 4685, Dos:340, Fhs: 45-10.

1.966 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir