Sultan Abdülaziz tarafından İngiltere’de inşa ettirilen Mesudiye Zırhlısı 1875 yılında Amiral gemisi olarak Osmanlı Donanmasına katılmıştır. İlk vefasızlığı ve talihsizliği 1876 yılında onu inşa ettiren Sultan Abdülaziz’in tahtan indirilmesine katılması olmuştur. Kırk yıl hizmette kalıp,16 Eylül 1914 tarihinde Çanakkale Boğazı Kepez Sarısığlar Mevkiinde (Bu günkü Kolin Otelin açıkları) Alman Komutanlar tarafından sabit batarya olarak kullanılmak üzere demirlenmesi sonunun başlangıcı olmuştur.
13 Aralık 1914 tarihinde demirli olduğu Kepez Sarısığlar Mevkiinde torpillenerek batırılmasıyla 10 Subayımız ve 25 askerimiz şehit olmuştur. Batıktakileri çıkarmak için telgrafla İstanbul’dan asetilen kaynak cihazı istenmiştir. Batıkta kalıp, daha sonra kurtarılan Çarkcı Subayı Kasımpaşalı İbrahim Şevki Efendi kurtarılmalarını şöyle anlatır:
“Acı bir hakikati öğrendik. Bizi kurtarmak amacıyla Mesudiye Zırhlısının teknesini parçalamak için istenilen asetilen cihazı İstinye (İstanbul) doklarından alınmış ve Samsun ile gönderiliyor diye telgraf verilmiş. Herkes bu Samsun’u Muhrip zannetmiş. Halbuki çıka çıka Samsun Römorkörü gelmişti. Muhrip bu mesafeyi en çok 8-9 saatte alırdı. Halbuki römorkör 12-13 saatte gelebilmişti. Aradaki farkın İstanbul’daki beyefendiler için hiç önemi yoktu. Mesudiye’nin dipte karanlık mezarı içinde dakikaların büyük önemi vardı. Beş saatlik değil 5 dakikalık rötar, hepimizi öldürebilirdi. Ömrüm oldukça o lakaytlığı gösteren arkadaşları affetmeyeceğim. Kurtarıldıktan sonra Nizamiye reviri haline getirilen Ermeni Okuluna götürdüler. Bu revirde bir süvari teğmeni nöbetçi idi. Bu efendiden arkamıza giyecek pijama verilmesini istedik. Birer don gömlek verdi. 12 Aralık akşamı yediğimiz yemekten sonra hiç yemek yemediğimizi söyledik. Biraz da yemek istedik. 58-60 saattir yalnız birkaç yudum süt içmiş olan biz felaket geçirenlere yemek yerine şu cevap verildi: “Asker değilsiniz ki size yiyecek verelim!!. Paranız varsa alıp yiyiniz” Tevekkeli tok açın halinden anlamaz derlermiş, paramız yoktu aç aç yattık. Salı gecesinin diğer yarısını revirde geçirdik. O gün Cevat Paşa, Çanakkale Merkez Hastanesine naklimizi ve orada istirahat ve tedavi edilmemizi emretmiş. Gideceğimiz sırada revirdeki Süvari Teğmeni “Bunlar bizim revirin eşyasıdır, sonra benden hesap sorarlar” diye pijamaları geri istemez mi? Derdimizi bizi Merkez Hastanesine götürecek olan Osman Efendiye anlattık. Nihayet gittiğimiz hastaneden yenileri gönderilmek şartıyla bizi çırılçıplak göndermekten vazgeçti”.
Asetilen Kaynakçısı İbrahim (Pekin) Efendi’nin Anıları
Kartallı İlk Türk Asetilen Kaynakçı Ustası İbrahim (Pekin) Efendi geminin batışından 36 saat sonra Samsun Römorkörü ile Çanakkale’ye getirilir. İbrahim Usta daha sonra yaşadıklarını şöyle anlatır:
“Gemide kalan dört kişiyi açtığım delikten kurtardıktan sonra ertesi günü açtığım delikten gemideki bütün cephaneyi boşalttık. Beni batık geminin içinde unuttular. Üç gün geçtiği halde beni arayan soran olmadı. Müthiş bir açlık ve susuzluk sıkıntısı içersinde idim. Çaresizlik içersinde kestiğim saçlardan kazan yaptım. Sonra deniz suyunu kaynatıp, yoğunlaştırmak suretiyle içecek su elde ettim. Diğer taraftan da külotumu kepçe yaparak tuttuğum balıkları yedim.” Kaynakçı İbrahim Efendi günler sonra Makine Subayı Üsteğmen İbrahim Şevki tarafından hatırlanarak batık Mesudiye’den kurtarılır.
Bu yıl Mesudiye Zırhlımızın batırılışının 101. yılında o koca gemiyi talan edip geriye bir kaç saç parçasından başka bir şey bırakmamışız.Kaynakçı İbrahim Usta gibi, Mesudiye şehitlerimizi de (10 Subay, 25 Asker) Türk Milletinin hafızasından silip unutturduk.
Bu gün aldığımız nefeslerimizi, şehitlerimizin verdikleri son nefesleri sayesinde olduğunu unutmamalıyız. Tarihini unutanların kaderlerini başkaları tarafından çizildiğini hatırlamamız dileğimle.
Bu konuda en kapsamlı kaynak:
Efendi Kaptan Kurtar Bizi (Mesudiye Zırhlısı Osmanlının Son 40 Yılının Tanığı 1874-1914) Oğuz Otay- Denizler Kitapevi