GELİBOLU’YU ANLAMAK

Sarkis Torosyan’ın “Çanakkale’den Filistin Cephesine” Adlı Hatıratı Üzerine Bir İnceleme ( Çelişkiler-Yanlışlıklar) – Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır

Bu yazıda Sarkis Torosyan’ın Çanakkale’den-Filistin’e adlı hatırat kitabı üzerine bir inceleme yapılmıştır. İnceleme hatıratın Çanakkale Savaşı kısmı ile sınırlıdır. İnceleme sonucunda ortaya çıkan çelişkiler ve yanlışlıklar belirli bir metodoloji ile verilmiştir. Torosyan’ın hatıratında geçen çelişkiler iddia olarak adlandırılmış bu çelişkilerle ilgili gerçek bilgiler de cevap olarak adlandırılmıştır. Bu yazı bir kesim veya bir gruba karşı yazılan bir yazı değildir. Tarihi düzeltelim derken tarihi hatalara düşülmemesi bu yazının hazırlanmasındaki temel düşüncedir.


 


İDDİA: Prof. Ayhan Aktar, geçtiğimiz haftalarda İletişim Yayınlarından piyasaya çıkan ‘Yüzbaşı Sarkis Torosyan – Çanakkale’den Filistin Cephesi’ne isimli kitapta, resmi tarihin I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nda savaşan Ermeni subaylarla ilgili suskunluğunu sorguluyor. Aktar, Çanakkale Savaşları’nın en önemli başarılarının mimarı olan 2. Ağır Topçu Tugayı’nın tarihi, başında Yüzbaşı Sarkis Torosyan olduğu için bugüne dek hiç yazılmadığını söylüyor. (Basından)


 


CEVAP: En az albay veya tuğgeneral (mirliva) rütbesindeki bir tugay komutanlığı olan 2. Ağır Topçu Tugay (Liva) komutanlığına bir teğmen  atanamaz. Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığına bağlı 2. Ağır Topçu Tugay (Liva) Komutanı Albay (Miralay) Mustafa Talat Bey’dir. Yaveri ise Yüzbaşı Osman Nuri Efendi’dir.


 


İDDİA: Çanakkale savaşları tarihinde birlik komutanlarının listesi son derece seçici olarak veriliyor. 19 Şubat 1915 bombardımanında Ertuğrul Tabyası komutanı Sarkis Torosyan. Ama Genelkurmay tarihçileri o günün listesini vermiyorlar. O gün ve 25 Şubat’taki bombardımanlarda Ertuğrul, Seddülbahir ve Anadolu yakasında da Kumkale ve Orhaniye tabyaları yerle bir oluyor. (Basından)


 


Ayrıca Prof. Dr. Aktar, Torosyan’ın Çanakkale’den Filistin’e kitabına giriş mahiyetinde yazdığı bölümün 51. sayfasında İsmet Görgülü’nün kitabında 18 Mart Zaferi başlığı altında verilen birlik ve subay isimlerini kastederek şu yorumda bulunmuştur. “…Görüldüğü gibi burada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bağlı 2. Ağır Topçu Tugayı içindeki 5. Ağır Topçu Alayı yer almaktadır! Acaba burada bir “susturma” operasyonu var mıdır? Çanakkale Boğazı’nın ucunda Ertuğrul, Seddülbahir, Orhaniye ve Kumkale Tabyalarını tutan 5. Topçu Alayı’na ne olmuştur? Durum ilk anda Üsteğmen Sarkis Torosyan’ın bulunduğu topçu alayının tarihten silindiği görüntüsünü vermektedir…”


 


CEVAP: Özellikle verilmiyor diye bir şeyin söz konusu olduğunu sanmıyorum. Olsa olsa araştırma eksikliğinden kaynaklıdır bu durumdur. Görgülü’nün kitabının da bu anlamda tam olduğunu iddia etmek mümkün değildir zaten. Ancak bu eksiklikten yola çıkarak tarihin “ütülendiğini” iddia etmek araştırmadan yapılan bir açıklamadır. Ortada resmi olarak bir gerçeklik vardır. O da, 25 Şubat 1915 saldırısıyla kullanılamaz hale gelen boğaz giriş istihkamlarındaki birliklerin lağvedildiğidir. 5. Topçu Alayı 25 Şubat 1915 saldırısı ardından lağvedilmiş ve burada görev yapan subaylar başka birliklere kaydırılmıştır.


 


Seddülbahir Kalesi, Ertuğrul Tabyası Kumkale Kalesi ve Orhaniye Tabyaları Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bağlı 5. Ağır Topçu Alayı Komutanlığı emrindedir. 5. Ağır Topçu Alayı Komutanlığının 1. Taburu Seddülbahir ve Ertuğrul Tabyasından sorumlu, 2. Tabur ise Kumkale ve Orhaniye Tabyalarından sorumlu idi. Seddülbahir ve Orhaniye’den sorumlu 5. Ağır Topçu Alayı’nın 1. Taburu dört bölükten müteşekkildi. 1., 2., ve 4. Bölükler Seddülbahir Kalesi’nde 3. Bölük ise Ertuğrul Tabyası’ndaydır.


 


 


5. Alay 1. Tabur 3. Bölük Komutanlığı (Ertuğrul Tabyası)


1-Komutan: Mülazım-ı Evvel (Üsteğmen) Mehmet Şinasi Efendi (Ahmet oğlu-1887-Çanakkale) 25 Şubat 1915’te 5. Topçu Alayı’nın lağvedilmesiyle Anadolu Yakası’ndaki Cevat Paşa Bataryası’na gönderildi.


2-Mülazım-ı Evvel (Üsteğmen) Abdurrahman Hilmi Efendi (Ahmet oğlu-1876-Kilitbahir) 25 Şubat 1915’te 5. Topçu Alayı’nın lağvedilmesiyle yeni teşkil edilen 37’lik batarya ile 9. Tümen emrine verildi. 25 Nisan 1915’te İtilaf Devletlerinin karaya asker çıkarmasıyla başlayan muharebelerde bataryanın kullanılmasına imkân bulunamadığı için, 13 Mayıs 1915’te 25. Piyade Alayı emrine verildi.


3-Mülazım-ı Sani (Teğmen) Mehmet Nuri Efendi (Faik oğlu-1890-Kilitbahir) 25 Şubat 1915’te 5. Topçu Alayı’nın lağvedilmesiyle 4. Topçu Alayı 2. Tabur 7. Bölük’te (Namazgah) istihdam edildi. 13 Kasım 1915’te Çanakkale Savaşı’ndaki başarılarından dolayı Gümüş Liyakat Muharebe Madalyası ile taltif edildi. 14 Aralık 1914’ten geçerli sayılmak üzere Üsteğmenliğe terfi ettirildi.


 


İDDİA: Sarkis Torosyan bahse konu kitabın 53. ve 131. sayfasında 25 Şubat 1915 saldırısına atfen “… şafak söktükten hemen sonra ordugaha vardım ve hayatta kalan onsekiz subay ve askerlerimi yırtılmış üniformalar içinde baruta bulanmış ve çoğunu sargılı halde buldum…”


 


CEVAP: İster piyade olsun ister topçu ister süvari olsun hiçbir bölükte 18 subay yer almaz. Osmanlı ordu yapısında bölüklerde bölük komutanı ile birlikte en az üç en fazla beş subay bulunur. Bu da bölüğün içindeki savaş durumu gözetilerek kararlaştırılır. Ayrıca kitabın hiçbir yerinde 25 Şubat 1915 bombardımanında Ertuğrul Tabyası’nda şehit olanların sayısı ile de ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. 25 Şubat 1915 bombardımanında 11 asker şehit olmuştur.


 


İDDİA: Kitabın 54. Sayfasında şu ifade bulunmaktadır: “…Askeri tarih kitaplarında verilen 18 Mart Boğaz Savaşı öncesindeki birliklerin konuşlanmasını gösteren şemaya göre, 4. Ağır Topçu Alayı’na bağlı 6. Batarya, Rumeli Hamidiye Tabyası’nda bulunmaktadır. Ne Genelkurmay’ın resmi tarih kitaplarında verilen askeri personel şemalarında ne de bunlardan faydalanılarak kitap yazan İsmet Görgülü’nün verdiği subay listesinde Üsteğmen Torosyan’ın ismi bulunmamaktadır. Halbuki o tarihte Torosyan’la aynı rütbede olan Rumeli Mecidiye Tabyası Komutanı Üsteğmen Ömer Fahri Bey’in ismi listede vardır. Onun yanı başındaki Rumeli Hamidiye Tabyası Komutanı Topçu Üsteğmen Sarkis Torosyan’ın isminin bilinçli olarak savaş tarihinden silindiği görülmektedir…”


 


CEVAP: Daha önce de İsmet Görgülü’nün kitabının Çanakkale’nin bütün komuta kadrosunu doğru ve tam olarak verdiğini söylemenin yanlış olduğu belirtilmiştir. Genelkurmay’ın Çanakkale ile ilgili yayınlarında da eksiklikler mevcuttur elbette. Genel olarak Çanakkale Savaşı ile ilgili yazılan birçok kitapta eksiklikler ve yanlışlıklar mevcuttur. Ancak bu eksikliklerin ve yanlışlıkların bilinçli yapıldığını söylemek niyet okuyuculuğu yapmaktır. Elbette yanlışa yanlış, eksiğe de eksik demek lazım.


 


Sarkis Torosyan’ın söz konusu kitabının 54. sayfasında İsmet Görgülü’nün Rumeli Mecidiye Tabyası’nın komutanın adının da yanlış verildiği gözden kaçırılmıştır. Rumeli Mecidiye Tabyası’nın Komutanı Üsteğmen Ömer Fahri Efendi değil, Yüzbaşı Mehmet Hilmi Efendi’dir.


 


Gelelim Rumeli Hamiye Tabyası’nın Komutanı’nın Sarkis Torosyan olduğu için listelerde yer verilmediği iddiasına. Çanakkale Deniz Savaşı’nın başından sonuna kadar Rumeli Hamidiye Tabyası’nın Komuta kadrosu şu şekildedir.


 


 


4. Ağır Topçu Alayı 2. Tabur 6. Bölük Komutanlığı


-Komutan: Mülzım-ı Evvel (Üsteğmen) Nazmi Efendi (Ali oğlu-1885-İstanbul) (18 Mart 1915’teki muharebedeki başarılarından dolayı bir kıta Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası ile taltif edildi)


-Mülazım-ı Evvel (Üsteğmen) Hasan Efendi (Mehmet oğlu-1880-Midilli) (18 Mart 1915’teki muharebedeki başarılarından dolayı bir kıta Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası ile taltif edildi)


-Mülazım-ı Sani (Teğmen) Ali Rıza Efendi (Ahmet oğlu-1890-Edirne)


Görüldüğü gibi Rumeli Hamidiye Tabyası’nda Sarkis Torosyan’ın komutan olarak değil normal subay olarak dahi adı geçmemektedir. Aynı durum diğer tabyalar için de geçerlidir.


 


İDDİA: Sarkis Torosyan anılarında (sayfa 165-167) Harp Okulu’na Arap kökenli bir Osmanlı paşasının oğlu olan Muharrem’in sayesinde girdiğini iddia etmektedir. Daha sonra Muharrem’in üsteğmen rütbesinde Cevat Paşa’nın özel kâtibi olduğunu ve Çanakkale’de bulunduğu sırada sık sık görüştüklerini söylemektedir. Üsteğmen Muharrem’in de hastalıktan dolayı hastanede hayatını kaybettiğini belirtmektedir.


 


CEVAP: Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın 1914-1916 yılları arasındaki kadrosunda değişik rütbe ve görevde Muharrem adında iki kişi mevcuttur. Bunlardan birisi Üsteğmen Muharrem Efendi’dir. Üsteğmen Muharrem Efendi 1868 Kilitbahir doğumludur ve babasının adı Bekir’dir. Üsteğmen Muharrem Efendi Harp Okulu’na 1884’te girmiştir. 1912’de üsteğmenliğe terfi etmiştir. Müstahkem Mevki Komutanlığı’ndaki asıl kadrosu Orhaniye Tabyası idi. Ancak misafir olarak Anadolu Mecidiye tabyasında görev yapmaktaydı. Sonuç itibariyle Üsteğmen Muharrem Efendi Harp Okulu’na girdiğinde Sarkis Torosyan daha doğmamıştır. Dolayısıyla akran veya arkadaş olmaları mümkün değildir.


 


Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosundaki ikinci Muharrem sivil memur kadrosunda olarak 4. Alay’da projektör memurudur. 1877’de İstanbul’da doğmuştur. 1909’da askeriyeye sivil memur olarak katılmıştır. 17 Ocak 1915’te 3. Alay emrine verilmiştir. Sonuç olarak bu Muharrem’de Sarkisyan’ın bahsettiği Harp Okulu’ndan arkadaşı olan Muharrem olamaz. Ayrıca yine projektör memuru Muharrem Torosyan’dan on altı yaş büyüktür.


 


Ayrıca Sarkisyan arkadaşı Üsteğmen Muharrem’in öldüğünü belirtmektedir. Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosundaki ne Üsteğmen Muharrem ne de projektör memuru Muharrem ölmemiştir. İkisi de Çanakkale Savaşı’nı hayatta olarak bitirmişlerdir.


 


İDDİA: Prof. Dr. Ayhan Aktar tarafından Sarkis Torosyan’ın Ertuğrul Tabyası’ndan sonra Rumeli Hamidiye Tabyası’nda görev yaptığı söylenmektedir. Hatta Torosyan’a verilen belgedeki 6. Ağır Topçu Alayı’nın yanlışlıkla yazıldığını ve aslında bunun 6. Batarya olduğunu iddia etmektedir. Buna da dayanak olarak 6. Topçu Alayı diye bir alayın olmadığını göstermektedir.


CEVAP : Aslında yok denilen 6. Topçu Alayı vardır. Çatalca Müstahkem Mevki Komutanlığı emrindedir. Biz 6. Batarya yerine 6. Alay yazıldığını yanlış kabul ederek devam edelim. Rumeli Hamidiye Tabyası’nda 4. Ağır Topçu Alayı’nın 2. Taburu’nun 6. Bölüğü vardı. Rumeli Hamidiye Tabyası’nda aşağıdaki subaylar görev yapmaktaydı.


 


6. Bölük Komutanlığı( Rumeli Hamidiye Tabyası)


1-Komutan: Mülazım-ı Evvel (üsteğmen) Nazmi Efendi (Ali oğlu-1885-İstanbul)


2-Mülazım-ı Evvel (üsteğmen) Hasan Efendi )Mehmet oğlu-1880-Midilli)


3-Mülazım-ı Sani (teğmen) Ali Rıza Efendi (Ahmet oğlu-1890-Edirne)


 


 


İDDİA 5: Prof. Dr. Ayhan Aktar, Sarkis Torosyan’a Enver Paşa tarafından imzalı takdirname ve harp madalyası verildiğine dair Osmanlıca belge vardır demektedir. Hatta bu belgedeki imzanın Enver Paşa’ya ait olup olmadığını da araştırdığını ve Şevket Süreyya Aydemir’in Enver Paşa biyografisinin üçüncü cildinin 376. sayfasındaki belgede aynı imzaya rastladığını belirtmektedir.  Söz konusu belgenin İngilizcesi Sarkis Torosyan’ın kitabının başında, Doç. Dr. Adulhamit Kırmızı’nın çevirisini yaptığı söylenen Osmanlıcası ise kitabın 55. Sayfasında verilmiştir.


(Osmanlıca Belgenin Çevirisi)


Osmanlı Ordu-yı Hümâyûnu,


Başkumandanlığı Vekâleti,


Şube: 2


Kayseriye Sancağı, Everek Kazasından


Topçu Yüzbaşısı, Ohan oğlu Serkis Bey Torosyan.


Tevellüd 307 .


Ordu-yu Hümâyûn Altıncı Ağır Topçu Alay Beyliği Kumandanlarından Yüzbaşı Serkis Bey Çanakkale muharebesi esnasında Ertuğrul Tabyasında kumandan idi. 6 ve 12 Şubat 330 <19 ve 25 Şubat 1915> tarihinde boğaza doğru hücum eden düşman harp vapurlarına karşı cesaretle ve fedâkârâne harp ederek ve bir düşman harb vapurunu tahrib, diğer bir harb vapurunu dahi delmiş olduğu gibi, Rumeli Hamidiye Tabyasının kumandanlığını deruhte etti. (…) 5 Mart 331 <18 Mart 1915> tarihinde düşman harb vapurlarının (…) şedit hücumlarına karşı cesaret ve fedakârane harp edüp (…) diğer düşman harp vapurunun tahribiyle mumaileyhin mecruh olduğu ve orada (…) göstermiş olduğu cesaretle fedâkârane (…) mumaileyhe (…) binaen teşekkürü 3 Kanunıevvel 330 <16 Aralık 1914> tarihinden itibaren Yüzbaşılık rütbesine terfii, ayrıca Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye Harb Madalyasına nail olmuş olmakla işbu tasdikname mumaileyhin yeddine itâ kılınmıştır .


Fi 5 Mayıs 1331 <18 Mayıs 1915>.


Başkumandan Vekili ve Harbiye Nâzırı


Enver


Aynı belgenin İngilizceden çevirisi şu şekildedir.


Bismillahirrahmanirrahim


Osmanlı Ordu-yı Hümayunu Başkumandan


Topçu Yüzbaşı-Sarkis Torosyan Bey Ohan Oğlu


Doğum yeri Kayseri ili, Everek Kazası


Yüzbaşı Sarkis Torosyan Bey, Çanakkale Muharebesi esnasında Ertuğrul Tabyası’ndaki 6. Ağır Topçu Alayı’nın kumandanıydı. Yüzbaşı Torosyan düşmanın 19 ve 25 Şubat 1915 tarihlerinde boğaza yaptığı saldırılarda düşman zırhlılarına kahramanca ve yiğitçe göğüs germiş, bir tanesini batırmış, bir diğerine ise ağır hasar vermiştir. Daha sonra, Rumeli (Hamidiye) Tabyası’nın komutasını üstlenmiştir. Düşman zırhlılarının 18 Mart 1915 tarihinde boğaza yaptıkları korkunç hücumlar sırasında, düşmana karşı bir kez daha büyük fedakârlıklarla harp etmiş ve batırdığı bir diğer düşman zırhlısıyla zaferin kazanılmasını sağlamıştır. Adı geçen cephede kimse yaralanmamış, büyük bir cesaret örneği göstermiş ve Ordu-yı Hümayun’a zaferi getirmiştir. Binaenaleyh Ordu adına kendisine teşekkür edilerek 16 Aralık 1914 tarihinden itibaren yüzbaşı rütbesine yükseltilmiştir. Ayrıca Osmanlı Hükümeti tarafından Harp Madalyası ile ödüllendirilmiştir.


Bu takdirname yukarıda adı verilen kişiye verilmiştir.


Tarih: 18 Mayıs 1915


Başkumandan ve Harbiye Nazırı Enver


 


 


CEVAP:  Osmanlı belgelerinin bir dili, bir üslubu, form ve formatı olduğunu tarihçiler bilir. Sarkis Torosyan’a verildiği söylenen takdirname ve harp madalyası yazısı, gerek içerik, gerek üslup gerekse format açısından nev-i şahsına münhasır bir belgedir. Enver Paşa mahreçli subaylarla ilgili iki belge bulunmaktadır. Bunlardan birisi şehit olan subayların ailelerine gönderilen baş sağlığı yazısı diğeri de harp madalyası beratıdır. Şehit subayların ailelerine gönderilen yazıda Enver Paşa imzasını kullanırken, Harp madalyası taltif beratlarında pençe adı verilen özel mührünü kullanmaktadır. Harp Madalyası beratların hiçbir şekilde ayrıntıya girilmez. Zaten harp madalyası standarttır. Kişiye göre değişmez. Aslında her madalyanın kendine özgü formatı vardır.  Subayların terfi, tayin ve madalya gibi özlük işleri Harbiye Nezareti’ne bağlı Muamelat-ı Zatiye Müdüriyeti tarafından yapılmaktadır. Diğer birimler ne Harbiye Nezareti’nin ne de Osmanlı Genelkurmayının diğer birimleri bu işlerle uğraşmaz.


 


Ayrıca terfi ve harp madalyası verilmesi teklifi subayın birlik komutanı tarafından ordu komutanlığına iletilir. En üst birlik komutanı olan ordu komutanı Harbiye Nezareti’ne subayın kahramanlığını anlatan ve ya kıdem zammı ya da madalya ile taltif edilmesini talep eder. Harbiye Nezareti bu teklifi değerlendirir ve karar verir. Bununla da kalmaz harp madalyası ve kıdem zammı gibi özlük işleri ile ilgili kararlar irade-i seniyye şeklinde tarih ve numarası ile açıklanır. Subayların askerlik safahatlarında şu şekilde ifadeler kullanılır: (Örneğin, 25 Mayıs 1915 tarih ve 7/4560 irade-i seniyle ile 2 yıl kıdem zammı ile taltif edilmiştir) ya da (Örneğin, 25 Mayıs 1915 tarih ve 7/4560 irade-i seniyle ile harp madalyası ile taltif edilmiştir)


 


Örneğin Harp Madalyası beratlarında beratın üst orta kısmında madalyanın verildiği kişinin bilgileri yer alır. Bu hanede baba adı memleket yazılmaz. (Örneğin: İhtiyat Tabip Yüzbaşı Aron Efendi) Sayfanın yarısında başlayarak standart olarak şu ifade yer alır: (Bin üçyüz otuz iki ve otuz üç seneri harbinde vezaif-i mevduanızda hüsn-i hizmet ve sa’i ü gayret göstermiş olduğunuzdan nam-ı el-kuddüs-i hümayun-ı hazret-i padişahiye olarak sana harp madalyası verildi. Bundan böyle dahi her halde kanun dairesinde ifa-i hüsn-i hizmetlerinin feyz ü memduhata ve hatta sa’i ü gayret eyleyesin.) beratın sonun kısmında ise sol köşede Enver Paşa’nın pençesi ve onun altında ise Harbiye Nazırı Enver yazılı mühür bulunmaktadır.


 


Belgenin arka tarafında ise sağ üst köşede Harbiye Nezareti Tahrirat Dairesi Müdiriyeti’nin mührü vardır. Bu mührün altında da berat numarası yani harp madalyası kayıp numarası mevcuttur. Bu numara tutulan Harp Madalyası defterine de yazılır ve defterdeki numaranın karşılığına madalyayı alan kişinin bilgileri yazılır. Yine beratın arka tarafında harp madalyası alan subayın birlik ve adres bilgilerinin bulunduğu bir tablo mevcuttur. Bu tablonun altında da genellikle mavi mürekkepli Muamelat-ı Zatiye Müdiriyeti mührü bulunmaktadır.


 


Ayrıca subaylara yönelik madalya taltif yazılarında ayrıntılara girilmez. Savaşın safahatı anlatılmaz. Birlik numaraları yer adları kullanılmaz. Dolayısıyla hem çok ayrıntıya girilmesi hem bilinen formatın dışında olması hem de berat ve madalya numarasının bulunmaması belge ile ilgili ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.


 


Enver Paşa’nın imzasının olduğu Şehit subay ailelerine gönderilen belgede ise sadece subayın adı, birliği ve savaş alanı elle yazılır. Diğer kısımlar tamamen matbudur. Bu belgenin altında Enver Paşa’nın ıslak imzası bulunmaktadır.


 


Torosyan Enver Paşa’nın kendisini Aralık 1914’ten geçerli olmak üzere Yüzbaşılığa terfi ettirdiğini yazmaktadır. Bu da mümkün değildir. Terfiler taltife tabi değildir genel anlamda. Taltifler başarılara göre madalya veya bir yıldan 3 yıla kadar değişen kıdem zammı şeklinde olmaktadır. Yine ayrıca 1914’te Harp Okulu’ndan teğmen olarak mezun olan birisinin aynı tarihe gidilerek yüzbaşılığa terfi ettirildiğini söylemek askeri temayüllerin uzağında olmak demektir.


 


 


İDDİA: Sarkis Torosyan kitabının 116. sayfasında 3 Kasım Bombardımanı ile ilgili bilgiler vermektedir: “… bir İngiliz gemisinden atılan top mermisi havalandırma borusundan Seddülbahir Kalesi cephaneliğine isabet ettiğini ve buraya sığınmış olan 500 subay ve eratın öldürüldüğünü kelimenin tam manasıyla paramparça olduklarını öğrendik. Buradan sağ çıkan tek kişi olan Albay Halil Sami Bey yaşadığı deneyim nedeniyle şoktaydı…”


 


CEVAP: Sarkis Torosyanın bu tespiti Seddülbahir Kalesi’ndeki patlama dışında tamamen yanlıştır. Kitabın birçok yerinde ast üst ilişkiler, komutanlar, karargahlar ile ilgili ciddi çelişkiler bulunmaktadır. Seddülbahir Kalesi’ndeki patlamada 5’i subay 66’sı er olmak üzere 71 asker şehit olmuştur. Oysa Sarkis Torosyan ölü saysını 500 olarak vermektedir. Bu da iddia ettiği gibi olay yerinde olmadığını ve sağlam bir bilgiye sahip olmadığını göstermektedir. Ayrıca Kaleye gittiğinde Halil Sami Bey’in hayatta kalan tek kişi olduğunu ve şokta olduğunu belirtmesi kökten yanlıştır. Halil Sami Bey 9. Tümen Komutanıydı ve karargâhı Eceabat’taydı. Hatta Eceabat’a da yeni gelmişti. Seddülbahir Kalesi’ndeki 5. Alay’ın Komutanı Binbaşı Macit Bey idi. Diyelim ki Sarkis Torosyan Kale komutanın adını karıştırmış olsun, peki hayatta kalan diğer subay ve askerleri ne yapacağız.


 


İDDİA: Torosyan 13 Aralık 1914’te bir deniz altıdan atılan torpido ile batırılmasıyla ilgili olarak sayfa 117’de “…13 Aralık 1914 günü öğleden sonra Seddülbahir Tabyası’nda subaylarla yapılan bir toplantı esnasında bir korkunç patlama daha oldu. Hepimiz aceleyle gözetleme mevkilerimize koştuk. Fakat önceden de orada bulunanlardan başka düşman gemisi görmedik. Boğaz’ın bizim bulunduğumuz noktadan denize doğru baktığımızda göremediğimiz iç kısımlardan imdat çağrılarını güçlükle duyduk…”


 


CEVAP: Torosyan iddia ettiği gibi Ertuğrul Tabyası’nda görevli ise kitabının yukarıda kısa bir alıntısını yaptığımız ifadelerin ardından Mesudiye’nin batışı ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir. Ertuğrul Tabyası’ndan nereye çıkarsanız çıkın Kepez’deki Sarısığlar bölgesindeki Mesudiye gemisinin batışını göremezsiniz. Askerlerin imdat seslerini ise asla duyamazsınız. Mesudiye’nin batışı ile ilgili hem Müstahkem Mevki Komutanlığı hem de genelkurmay Mesudiye’nin batırılmasıyla ilgili en sağlıklı bilgileri geminin kurtulan mürettebatından ve özellikle Yıldız ve Havuzlar bölgesindeki askeri birliklerden alınan raporlardan almışlardır. Bu raporlar askeri arşivlerde mevcuttur.


 


İDDİA: Sarkis Torosyan kitabının 125. sayfasında 19 Şubat 1915’te düşman gemisi batırdığını ve bu nedenle tebrikler aldığını iddia etmektedir.


 


CEVAP: 19 Şubat 1914’te Türk tabyaları tarafından vurulup batırılan hiçbir İtilaf gemsisi mevcut değildir. Müstahkem Mevki harp ceridesinde de, İngiliz ve Fransız kaynaklarında da böyle bir bilgi mevcut değildir.


 


İDDİA: Torosyan kitabının 127. Sayfasında şu ifadeleri kullanmıştır: “…Benim gözetleme noktamın yaklaşık 1.500 metre ilerisinde mevzilenmiş alay komutanı Halil Bey’e ulaşmayı denemeye karar verdim. Fakat kendisini bulduğumda vereceğim raporla ilgilenecek durumda değildi. Bedeni masasından kalanların arasında garip bir şekilde kıvrılmış, bir şarapnel parçasıyla kafasından yaralanmıştır…”


 


CEVAP:  Torosyan birlik ve komutanların adlarını ve emir komuta zincirini bir türlü tutturamıyor. Daha önce sadece komutan Halil Sami Bey derken bu kez alay komutanı Halil Bey ifadesini kullanmıştır. Bu Halil Bey hangi alayın komutanıdır. Bilindiği üzere 5. Alay komutanı Binbaşı Macit Bey idi. Daha önce adı geçen Albay Halil Sami Bey 9. Tümen komutanıydı ve Seddülbahir’de değildi. Ayrıca yaralandığına dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. 5. Alay Komutanı Macit Bey’in de yaralandığına dair bir kayıt söz konusu değildir. Acaba gözetleme yerine 1.500 metre uzaklıkta mevzilenmiş olan alay bir piyade alayımıdır? Diyelim ki Torosyan bölgedeki piyade alayının komutanı kastetmiş. Bölgede o tarihlerde 9. Tümen’e bağlı 25. Alay bulunmaktadır. Bu alayın komutanın adı Halil değil, Yarbay İrfan Bey idi. Ancak Sarkis Torosyan Ertuğrul Tabyası’nda komutan olduğunu varsaysak bile birinci derecedeki emir komuta mercisi tabur komutanı olmalıydı. Baktığımız zaman 1. Tabur Komutan vekili Yüzbaşı Sırrı Efendi idi. Onun adı da Halil değildi. Askeri hiyerarşide hiçbir bölük komutanı bir üst mercisi olan tabur komutanını atlayarak alay komutanıyla muhatap olamaz. Kaldı ki Sarkis Torosyan kitabın bir çok yerinde bırakın tabur komutanını alay komutanını da atlayıp en üst rütbedeki kişiyle çok samimi diyaloglar içinde olduğunu söylemektedir.


 


İDDİA: Torosyan kitabının 149. sayfasında İstanbul’a gittiğini ve Enver Paşa, Liman von Sanders ve von der Golç Paşa ile Enver Paşa’nın odasında yaptığı bir görüşmeden bahsetmektedir.


 


CEVAP: Düşük rütbeli subayların rutin bir atama ve yer değiştirme, görev değiştirme işlemleri için Osmanlı Genelkurmayı’nın en tepesindeki kişiyle görüşmesi normal bir durum değildir. Kaldı ki özlük işleri denilen, tayin, hava değişimi, yer değiştirme, terfi işlemleri Harbiye Nezareti’ne bağlı Muamelat-ı Zatiye Müdüriyeti tarafından yapılmaktadır. Burada Torosyan hayali bir görüşmeden bahsetmektedir. Kaldı ki Torosyan’ın bahsettiği tarihlerde ne Liman von Sanders ne de Golç Paşa İstanbul’dadır. Ayrıca Çanakkale gibi kısıtlı bir cephede görev yaptığını iddia eden bir subaydan Osmanlı genelkurmayının batı cephesindeki olup bitenle ilgili bilgiler alması da tuhaf bir durumdur.


 


İDDİA: Sarkis Torosyan kitabının 159. sayfasında İstanbul dönüşünde Kirte’de 8. Tümen’in topçu taburunda göreve başladığını belirtmektedir. Bu bölgedeki 4 Haziran 1915 [İkinci Kirte Muharebesi] muharebesine katıldığını, ardından 21 Haziran 1915’teki [Birinci Kerevizderesi Muharebesi] muharebeye katıldığını ve 28 Haziran 1915’teki [Zığınderesi Muharebesi] muharebelere katıldığını da yazmaktadır.


 


CEVAP: 8. Tümen Kirte bölgesinde yukarıda belirtilen muharebelerin hiçbirisine katılmadı. 8 Tümen kendisiyle birlikte bölgeye gelen 10., 13., 14. Tümenler Seddülbahir Bölgesi’ne 21 Temmuz 1915’te gelmişlerdir. Bu tümenler Seddülbahir’e gelerek 21 Temmuz 1915’ten itibaren Seddülbahir bölgesinde çarpışmalara katılan ve oldukça yorulmuş ve eksilmiş olan tümenleri değiştirmişlerdir. Bu da Sarkis Torosyan’ın önce deniz savaşına katıldığı ardından kara savaşına katıldığı tezini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca Mühendishane-i Berri Hümayun’dan ağır topçu ve sahra topçusu olarak mezun olunur. Sarkis 8. Tümen topçu taburunda olduğunu belirttiğine göre asla Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosunda yer alamaz. Çünkü Müstahkem Mevki Komutanlığı Ağır Topçu sınıfından subayları kadrosunda bulundurmaktadır.


 


İDDİA: Prof. Dr. Ayhan Aktar, Sarkis Torosyan’ın kitabının başında yer alan giriş nitelikli yazısının sonlarına doğru (sayfa 91) Çanakkale’de 57. Alay Şehitliği’nde, şehitlik ilk yapıldığında yanlışlık yapılarak Yüzbaşı Dimitroyati’nin taşının kasıtlı ve bilinçli olarak kaldırıldığı iddia etmiştir. Bu hareketle şehitliklerdeki gayrimüslimlerin isimlerinin ortadan kaldırılarak şehitliklerin Türkleştirilmesinin gerçekleştirildiği vurgulanmaktadır.


 


CEVAP: Çanakkale’de şehitliklerin birçoğunda yanlışlıklar ve eksiklikler bulunmaktadır. Arşivler araştırıldıkça ortaya çıkan bilgiler ışığında düzeltmeler yapılmaktadır. Bu düzeltmelerden birisi de Erzincan Aziziye Tabyası’nda hastalıktan ölen Doktor Yüzbaşı Dimitroyati’nin taşı şehitlikten kaldırılmıştır. Türkiye’nin birçok farklı yerinden gelen insanlara yalan yanlış bilgiler veren kimi anlatıcıların uydurduğu, gerçekle ilgisi olmayan bir hikâyenin de sahibidir Dimitroyati. Ne var ki şehitliklerden gayrimüslimlerin adları kaldırılıyor diyenler, şehitlikleri gezmeye gelseler bir gayrimüslimin adının kaldırılmasının ardında gerçekten 57. Piyade Alayı’na mensup ve Çanakkale’de şehit olan Rum, Ermeni ve Musevi altı gayrimüslim askerin adlarının 57. Alay Şehitliği’nde yazılı olduğunu göreceklerdir. Sadece zahmet edip şehitliklerin gezilmesi gerekmektedir.


 


Buraya kadar Sarkis Torosyan’ın kitabındaki yanlışlıklar, çelişkiler anlatılmış ve hatıratın gerçekten uzak olduğu görülmüştür. Üstelik yapılan arşiv çalışmalarında Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosunda Sarkis Tororsyan adına da rastlanılmamaktadır. Burada kamuoyunun soracağı bazı soruları ben sorayım.


 


SORU: Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosunda hiç mi gayr-i Müslim subay yok?


 


CEVAP: Kayıtlara göre Müstahkem Mevki Komutanlığı kadrosunda sadece bir tek gayr-i Müslim subay mevcuttur: Osmanlı tabasından bir Ermeni subaydı. O da Teğmen Mıgırdiç’tir. Teğmen Mıgırdiç 1891 yılında Kocaeli’de dünyaya geldi. Babası’nın adı Karabet Mihail’dir. Daha sonra Mihalyan soyadını almıştır. 13 Aralık 1911’de Harp Okulu’na girmiş 30 Aralık 1913’te mezun olmuştur. 9 Ağustos 1914’te Müstahkem Mevki Komutanlığı emrinde 8. Ağır Topçu Alayı 1. Tabur 2. Bölük’te (Domuzderesi’nde) görevlendirilmiştir.


 


SONUÇ: Sarkis Torosyan’ın hatıratı olarak önce Amerika’da basılan ardından da Türkiye’de yayınlanan hatırat yanlışlıklar ve çelişkilerle doludur. Bu yazıda söz konusu hatıratın sadece Çanakkale cephesi incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda bile ortaya çıkan hususlar hatıratın bir yaşayanı tarafından değil de Çanakkale Savaşı ile ilgili bilgisi olan birisi tarafından kaleme alındığı anlaşılmaktadır.


 


Bizim en büyük sorunuz Çanakkale üzerindeki hurafeci zihniyetin bütün çevrelerce benimsenmesi ve bu hurafelerin gerçek olarak algılanarak gerçek kahramanların kahramanlıklarının gölgelenmesine sessiz kalmaktır. Çanakkale Savaşı ile ilgili özellikle son 10-15 yıllık süreçte yazılan kitapların büyük bir kısmı gerçek Çanakkale Savaşı Tarihi’nden uzaktır.


 


Sarkis Torosyan’ın çelişkilerle dolu hatıratından bir kahraman yaratmak yerine Çanakkale Savaşı’nda vatanları bildikleri toprakları savunurken şehit olan Teğmen Arakil Efendi, Asteğmen Adayı Karabet Efendi, Asteğmen Adayı Mıgırdiç Efendilerin aziz hatıralarını hatırlamak, onların aziz hatırlarına sahip çıkmak daha iyi olmaz mı?


 


Çanakkale Savaşı’nda vatanları uğruna hayatlarını kaybeden Müslim/Gayrimüslim askerlerimizin aziz hatırları önünde saygı ile eğilirken, onlara minnet ve şükranlarımı sunarım.


 


Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR


Çanakkale 18 Mart Üniversitesi


Fen-Edebiyat Fakültesi


Tarih Bölümü Öğretim Üyesi


 


 


 


Editörün Notu:


Geçtiğimiz hafta, söz konusu kitapla ilgili Habertürk televizyonunda yayınlanan bir tartışma programını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. ( Kitabı yayına hazırlayan Prof. Ayhan Aktar’ın isteğiyle konulmuştur)


 http://www.ajanspress.com.tr/Viewer/tv/displayer.aspx?id=13679034&AspxAutoDetectCookieSupport=1


Eski Defterler


http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/eski-defterler–06102012


 

33.596 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir