GELİBOLU’YU ANLAMAK

Birinci Dünya Savaşı

“Türk atları Vistül’den su içmeye başladığında…”            Birinci Dünya Savaşı Galiçya Cephesi’nde Osmanlı 15. Kolordusu (Tuncay Yılmazer)

“Türk atları Vistül’den su içmeye başladığında…” Birinci Dünya Savaşı Galiçya Cephesi’nde Osmanlı 15. Kolordusu (Tuncay Yılmazer)

10 Temmuz 1916’da Galiçya cephesine sevkiyat için hazırlıklara başlandı. Askerler hazırlıklarını tamamladı ve Rus yapımı Mosin Nagant tüfekleriyle donatıldı. Enver Paşa bu kolorduda görev yapacak askerlerin seçiminde çok hassastı. Bu askerlerin Osmanlı ordusunu temsil edeceklerini önemle vurguladı ve en güçlü askerlerin cepheye gönderilmesini istedi. Enver Paşa’nın emriyle 15. Kolordu’yu oluşturacak askerler 32 yaş ve altında ( 1884 ve sonrası doğumlu), fiziki açıdan zinde ve sağlıklı olan, göze çarpan genç erlerden ve becerikli genç subaylarda seçileceklerdi.(T.Y.)

Birinci Dünya Savaşı’na Dair Bazı Temel Noktalar (Erol Kabil)

Birinci Dünya Savaşı’na Dair Bazı Temel Noktalar (Erol Kabil)

I. Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayıp 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren Avrupa merkezli küresel bir savaştır. 1917’de Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa katılmasına kadar bu savaş ABD basınında “Avrupa Savaşı” Avrupa’da ise “Büyük Savaş” olarak adlandırılmıştır. Savaşın taraflarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nda genel savaş anlamında “Harb-i Umumi”, halk arasında ise “Seferberlik” olarak adlandırılmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra savaşa I. Dünya Savaşı İsmi daha çok kullanılmaya başlandı ve günümüzde de en yaygın kullanım şekillerinden biri oldu. (E.K.)

İstiklâl Savaşı’nın Kanatlı Süvarilerinden Enver Erel (Celal Yıldırım)

İstiklâl Savaşı’nın Kanatlı Süvarilerinden Enver Erel (Celal Yıldırım)

Enver Bey, pek çok İstiklâl kahramanı gibi adı unutulmuş, subaylarımızdan biridir. Adı bir, iki kitap sayfasında, birkaç gazete yazısında ve bazı ansiklopedilerde geçer. Askerlik hayatı boyunca “Görünmeden gören, ölmeden dönen” bu keşif subayının hayatı yazık ki, ayrıntılı olarak hiç araştırılmamıştır. Birinci Dünya Savaşı ile ilgili olarak da aynı durum kısmen söz konusudur. Fakat yine de aile arşivinde bulunan Çanakkale Harp madalyası ve bir takım bilgiler onun Çanakkale cephesinde, hem de süvari alayında bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca Enver Bey’in aile içi sözlü belleğe göre Suriye-Filistin cephelerinde de bulunduğu ifade edilmektedir. (C.Y.)

Çanakkale Gazisi Hüseyin Akdoğan (Ahmet Yurttakal)

“…Ben siperde bir şeye şaştım oğul! Fransızlar anında gemi topları, kara topları, makineli tüfekleri ile sık saflar halinde giden askerimize ateş açtılar. Ortalık bir anda cehenneme döndü her yer kıpkızıl alev kesilmişti. Kurşun yağmur gibi yağıyordu, ateş yalımları sağda solda etrafı yakıyordu. İşte böyle bir ateş altında baktım ki asker hiç aldırmadan koşuyordu. Dikkat ettim biraz sonra bir uğultu duyulmaya başladı. Bu “Allah Allah” nidalarının çukur ve tümseklerin arkasında bir arı kovanı gibi 83 tepesinin etekleri uğulduyordu. Bu uğultuyu hiçbir zaman unutamam….” Araştırmacı Ahmet Yurttakal, Çanakkale Savaşı’nda 7.Tümen 21.Alay’da görev yapan, Büyük Anafartalar köyünden rahmetli Gazi Hüseyin Akdoğan’ı anlatıyor. Rahmetli Gazi ile ilgili bilgi ve fotoğraflar ilk kez yayınlanıyor. Ruhu şad olsun.

Mustafa Kemal Paşa ve Birinci Dünya Savaşı  (Tuncay Yılmazer)

Mustafa Kemal Paşa ve Birinci Dünya Savaşı (Tuncay Yılmazer)

Yıldızı sadece askerî değil sivil çevrelerde de parlayan genç Mirliva 99’luk tespihini bırakmış, emir erine iki kahve ve Bafra Maden sigarası söylemişti, kendisiyle röportaja gelen genç gazeteci için. Mart 1918’in son günlerinde İstanbul Akaretler 76 numaralı dairede, cumba tavanlarına ve pencere kenarlarına varıncaya kadar kanepeleri, koltukları bile halılar, seccadeler ve kilimler altında, köşede İngilizlerden zapt bir makinalı tüfek, etrafa yayılmış Çanakkale notları içeren defterlerle dolu gölgeli geniş bir odada gazeteci Ruşen Eşref Bey Yeni Mecmua’nın “Fevkalâde” nüshası için “Anafartalar Kahramanı” Mustafa Kemal Paşa ile röportaja hazırlanıyordu. Üç gün süren röportaj sonrasında Çanakkale Muharebeleri’nde gösterdiği kahramanlıkların büyüklüğü ve önemini bizzat ondan dinleyerek millete çok önemli bir belge bıraktığını düşünecek , Mustafa Kemal Paşa’da “Rembrandt’ın Altın Miğferli Cengaveri’ni andıran bir heybet vardı” diye yazacaktı. “İnsan onun ağzından çıkan her sözün önemli bir düşünceye kalıp olduğu tesirini gecikmeden alıyordu.” (T.Y)
NOT: Bu makale, Türk Yurdu Dergisi, Kasım 2023 sayı 435’te yayınlanmış olup editöryal izin ile sitemize konulmuştur. Teşekkür ederiz.

İngiliz Komutan Anlatıyor, General Harington – 2. Baskıya Önsöz – Selim Erdoğan

İngiliz Komutan Anlatıyor, General Harington – 2. Baskıya Önsöz – Selim Erdoğan

Millî Mücadele tarihinin en çok polemik konusu yapılan, bununla birlikte belki de en az bilinen aktörlerinden biri: General Charles Harington…
Millî Mücadele tarihinin en çok polemik konusu yapılan, bununla birlikte belki de en az bilinen aktörlerinden biri: General Charles Harington…

General Harington’ı daha iyi tanımak, eylemlerinin gerekçelerini kendi ağzından dinlemek gerekiyor. İşte İngiliz Komutan Anlatıyor tam da bu eksikliği gideren bir anlatımla karşımıza çıkıyor. (S.E.)

Milli Mücadelede Bir Kahraman; Yıldırım Kemal (Erol Kabil)

Milli Mücadelede Bir Kahraman; Yıldırım Kemal (Erol Kabil)

Yıldırım Kemal vatanseverler içinde en gençlerinden biriydi. İşgali hazmedemiyor, kabına sığmıyordu. Bu nedenle Anadolu’nun işgal edilmesiyle başlayan milli direnişi İzmir’de ilk başlatanlardan biriydi. Yunanlıların İzmir’e girmesiyle başladığı mücadelesine Milli Mücadelenin hemen hemen bütün aşamalarında görev almış ve en önde çarpışanlardan biri olmuştur.
Yunanlıların İzmir’e girmesiyle düşmana karşı ayaklanan milli kuvvetlere katıldıktan sonra üç günlük nişanlısını arkada bırakarak Manisa’ya gitmiş ve orada “Kuvay-i Milliye’ye” katılmıştır. Düşmanla ilk çarpışmasını burada yapmış, 20 li yaşlarda katıldığı bu mücadelede İzmir’den sonra Manisa, Akhisar, Aydın, Balıkesir ve Bursa çevresinde çete reisliği yapmıştır. Manisa’da yaralanmış, burada bir köye sığınarak canını kurtarmıştır. Bir Türk ninesinin sardığı yaralarıyla Akhisar’a doğru gitmiş orada Katıldığı birliğiyle düşman piyade kolunu arkadaşlarıyla birlikte kılıçtan geçirmiştir. (E.K.)

Vatan Müdafaasında Bir Ömür: Hüseyin Hüsnü Aydemir

Vatan Müdafaasında Bir Ömür: Hüseyin Hüsnü Aydemir

“Büyükbabam vefat ettiğinde 2. Zırhlı Tugayı’nda (Maltepe) teğmen olarak uzatılmış yedek subay askerlik görevimi sürdürüyordum. Askerî törenle Şişli Camii’nden cenazesi kaldırılırken bana anlattıklarının dışında onun geçmişine ait çok bilgim yoktu. Babam Ö. Faruk Aydemir’in bana ilettiği bilgileri ise ancak bu sene eski Türkçeden dönüştürüp anlaşılır hale getirtebildim.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın silah arkadaşı Hüseyin Hüsnü Aydemir’in bu meşakkatli ömrü, mücadelesi, bu vatan uğrundaki hizmeti gelecek nesillere muhakkak aktarılmalıydı. Bugünlerimizi onlara borçluyuz ve kıymetini bilmeli, sahip çıkmalıyız. Büyükbabamın hayatı gerçek bir sinema senaryosu gibi inanılmaz aşamalardan geçmiş. Gurur ve iftiharla bu mirası paylaşmayı da elbette geleceğin kuşaklarına bir vazife olarak telakki ettim.” (Hüsnü Oğuz Aydemir)

Çanakkale Muharebe Sahasını Bir Ziyaret – Bölüm 2: Turgut Bataryası (Emre Özmen)

Çanakkale Muharebe Sahasını Bir Ziyaret – Bölüm 2: Turgut Bataryası (Emre Özmen)

Turgut Bataryası ilk atışını 5 Şubat 1916 günü yapmıştır. Saat 14:00’da Gökçeada istikametinden Gelibolu Yarımadası’na yaklaşan bir İngiliz korumalı kruvazörü, Seddülbahir’i bombardımana başlamıştır. Bombardımana Seddülbahir’deki toplarla birlikte Turgut Bataryası da cevap vermiş ancak gemi, bataryanın 10.800 metrelik azami menzilinin dışında kaldığından atışlar tesirsiz olmuştur. Batarya ilk ciddi çarpışmasınaysa 22 Şubat’ta girmiştir. Bu dönemde hemen her gün bir veya birkaç İngiliz gemisi Boğaz’a yaklaşmakta ve tespit ettiği hedefleri topa tutmaktadır. İki muhriple birlikte Boğaz girişine yaklaşan Eclipse sınıfı bir İngiliz korumalı kruvazörünün Seddülbahir’i bombardımana başlaması üzerine Turgut Bataryası ateş açmış ve gemilerle düelloya girmiştir. Gemiler nihayetinde herhangi bir zayiat verdiremeden bölgeden ayrılmıştır. Batarya bu günden sonra gemilerin dikkatini çekmeye başlamıştır. (E.Ö.)

Çanakkale Muharebe Sahasını Bir Ziyaret: 16’ncı Tümen Şehitlerinin İzinde (Emre Özmen)

Çanakkale Muharebe Sahasını Bir Ziyaret: 16’ncı Tümen Şehitlerinin İzinde (Emre Özmen)

Çanakkale muharebeleri tarihinin yazımında önemli bir yere sahip olan Charles Bean, 1915’te savaş muhabiri olarak bulunduğu Çanakkale’ye 1919’da bu kez Avustralya Tarih Heyeti’nin başkanı olarak dönmüştür. Bean’le birlikte fotoğrafçı, ressam ve askerlerden oluşan sekiz kişilik heyetin görevi, Avustralyalıların savaştığı Arıburnu ve Kirte muharebe sahasını gezip cephenin Türk tarafını da görerek “cevapsız kalan soruları cevaplandırmak,” Avustralya’da sergilenmek üzere arazideki savaş kalıntılarından örnekler almak ve aynı zamanda savaş mezarlıklarının durumunu tespit etmekti. Bean’in 24 günlük bu gezi sırasında elinden düşürmediği not defteri, Çanakkale muharebeleri araştırmaları ve saha çalışmaları için hala eşsiz bir kaynak ve bir rehberdir. (E.Ö.)