Ben bir tarihçi değilim ama 12 yaşımdan bu yana Çanakkale Savaşı özel ilgi alanım oldu. Gerek Türkiyedeki gerekse Kanadadaki arşivimde ve halen başkanlığını yürüttüğüm Torontodaki Ankara Kitaplığında bu konu ile ilgili geniş görsel ve yazılı arşive sahibim. Mümkün olduğu kadar Türkçe ve İngilizce yayınları takip etmeye, bu savaşı değişik kaynakların sunduğu bilgiler ışığında daha iyi anlamaya ve bu savaşın bilinmeyenlerini anlatmaya çalışmaktayım ve iyi bir araştırmacı olduğumu söyliyebilirim.
Çanakkale Savaşının Kanadada Bıraktığı İzler adlı çalışmam aslında Avustralya arşivlerinde yaptığım başka bir araştırmanın içerisinden çıktı demek pek te yanlış olmaz.
ANZAC askerlerinin savaşın içerisindeki duygu ve düşüncelerini değiştirilmeden, sansürlenmeden günümüze ulaşmış ve savaşta yaşadıklarını bire bir anlatan hatıralarını okurken bir kaç yerde Kanada ile ilgili bağlantılara ulaştım. Mavi gözlü Kanadalı hemşirenin yarasını sardığı ANZAC askerinin hatırası ve Kanadalı mürettabatın da bulunduğu asker taşıma gemileri ilk kıvılcımı çaktı ve araştırmanın yönü bir anda Kanada ve Çanakkale savaşı tarafına döndü.
Sonuçta Kanadanın bu savaşta hem Kanada hem de Türk kamuoyunda bilinenin aksine önemli bir katkısı olduğunu, büyük ölçüde mühimmat, erzak, maddi, logistik destek ve asker yardımı ile savaşta yer aldığını gördüm.
Okumakta olduğunuz bu yazı iki yıl boyunca İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda, arşivlerindeki çalışmamın kısa bir özeti mahiyetindedir.
-0-
“Elli bin kişilik iyi bir ordu ve donanma – Bu Türk tehditinin sonu olacaktır“. Churhill – 1915
Geliboluyu almak için ödenecek bedel elbette ağır olacaktır, ama bir daha asla Türklerle savaş olmayacaktır” Churhill – 1915
Churchill boğazları geçme planı üzerinde çalışırken bunları söyleri söylüyor ve Türklerin ardından Almanların da yenilgisi ile savaşın çok çabuk biteceği algısını yaratıyordu. İşte Kanada’nın da Çanakkale Savaşından etkilenmesi ilk başlarda dolaylı olarak ta olsa bu savaşa katılması tam bu sırada başlıyor.
Kapalı Kalan Boğazlar ve Buğday:
Öncelikle Osmanlı’nın boğazları kapatması ile İngiltere ve Fransa’nın Black Earth Zone denilen ve bugünkü Ukrayna ve Kırım bölgesinden başlayarak Hazar Denizin den yukarı doğru uzanan Rusyanın bereketli topraklarına, o dönemin en büyük buğday ambarına ulaşımı kesilmiş, ticaret gemileri karadenize hapsolmuştu.
Savaştan hemen önce Fransa ve İngilterenin buğday stoklarını ve dünya piyasalarından buğday satın almalarını astronomik ölçüde artırdığını, 1914 yılında İngiltere’nin 200 milyon çuval ve Fransanın da 26 milyon çuvaldan fazla buğday ithal ettiğini en büyük ihraç kaynağı ülkenin de Rusya olduğunu görüyoruz[1].
Peki bu iki ülke neden bu kadar çok buğdaya gerek duyuyordu? Savaş öncesi buğday satan Fransa neden buğday ihraç etmeye başlamış, mutfağından hububata çok az yer veren İngilterenin bir anda ilgisi neden buğdaya ve diğer hububata yönelmişti? Bunun cevabını yine savaş endüstrisi ile vermek mümkün. Savaş stokları için alınanlar bir yana, alınan buğday aynı zamanda savaş endüstrisinde de kendine geniş yer bulan aseton üretiminde kullanılmaya başlanmıştı. Peki aseton ne amaçla kullanılıyordu diyebilirsiniz. Baruttan en az 5 kat daha güçlü bir patlayıcı olan kordit üretimi için yüksek miktarda aseton gerekiyordu[2]. Kordit, tüfek mermilerinden top mermilerine kadar hemen her türlü mühimmatın üretiminde kendine kullanım alanı bulmuştu.
Türkleri saf dışı bırakmanın, ve Rusyaya silah yardımı yapmanın ve Almanları arkadan çevirerek yenmenin yanı sıra bir amaç ta Rusya’nın buğdayına da ulaşmaktı.
Kapalı kalan boğazlar nedeni ile buğday arzında önemli bir düşüş yaşanmış dünya da bir buğday krizi başlamıştı. Gazetelerde günümüzün petrol fiyatları gibi günlük hububat fiyatları okurlarla paylaşılıyor, hükümetler buğday üretimi, satışı ve tüketimini kontrol altına alıyorlardı. Birinci dünya savaşı sırasınca kapalı kalan boğazlar buğday fiyatlarının dört yıl içerisinde yüzde 300’e varan ölçüde artırmıştı. Genel enflasyonun yıllık 5 ile sekizler rasinda seyrettiği bir dönemde bu inanılmaz bir artış demekti ve kordit üretimi de aynı şekilde daha pahalı hale gelmişti.
Bu dönemde Kanada’nın milli savunmasından sorumlu bakan olan General Sam Hughes İngiltere Hükümeti ile bir anlaşma yaparak Kanada’nın her türlü hububat üretimi, satışı ile tüketiminin kontrol edileceğini, ve üretim fazlası hububatının makul fiyatlardan sadece İngiltere ve mütefiklerine satılacağını bildiriyor [3]. Bugünkü gibi o dönemde de Kanadanın belli başlı gelir kaynağı tarım, ormancılık, madencilik ve imalat sanayi idi. O dönem bir sömürge ülkesi olan Kanada tüm kaynaklarını bu savaşta kullanmıştı.
Ancak Kanadanın buğday krizindeki katkısı mevcut zirai üretimle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda geniş topraklara sahip Kanada sadece dört yıl içerisinde hububat ekim alanlarını %50 oranında artırarak 13.5 milyon hektardan 21 milyon hektara çıkarıyordu[4].
Kanada boğazların kapalı kaldığı birinci dünya savaşı boyunca sadece hububat alanını büyütmekle kalmamış aynı zamanda iki katına çıkan üretim artımına ulaşırken modern tarım tekniklerini de uygulamaya koymuştur[5].
Muhimmat Krizi
14 Mayıs 1915 sabahı Londralılar zehir zemberek bir başlıkla çıkan The Times gazetesi ile güne başladılar. “Daha Çok Mühimmat” başlığı ile çıkan gazete Flanders cephesinden sızan bir askeri telgrafa dayanarak sınırlı sayıdaki mühimmat yüzünden itilaf devletlerinin saldırılarından sonuç alınamadığı ve askerlerin kaybedildiği yazıyordu [6].
Aynı haberin İngiltere’nin diğer sömürgelerinde de basılması ile birlikte Fisher ve Churchil çok zor durumda kalmıştı[7].
Ian Hamilton Gelibolu günlüğünde çıkartmanın başladığı sadece iki gün içerisinde Gelibolu çıkarması sırasında 1800 şarapnel mermisi attıklarını, dünyanın hiç bir ordusunun buna dayanamayacağını ama ellerindeki şarapnel mermilerinin ve diğer patlayıcıların tükenme noktasını geldiğini yazıyor[8].
Chicago Tribune gazetesinin 25 Mart tarihli haberine gore ise Bu mermilerin çok büyük bölümünün o tarihte dünyanın en büyük savaş gemilerinden olan Queen Elizabeth savaş gemisinden atlıdığını, ve Queen Elizabeth gemisinin toplarından sadece bir saatte atılan mühimmatın o günkü değerinin bir milyon ikiyizelli bin dolar olduğunu görüyoruz[9].
Yine İngiliz ve Kanada gazeteleri Kırte köyü ve civarındaki savaşları kaybetmelerinin nedenini mühimmat eksikliğine bağlıyor [10].
İngilizler Çanakkalede hissettikleri mühimmat krizini çözmek üzere ilk olarak müttefiki Japonyadan asker ve mühimmat istiyor. Japonlar’ın cevap ilginç oluyor. Prestijlerini kaybetmemek için Çanakkale’ye asker göndermiyor ama askeri malzeme ve mühimmat gönderiyor[11].
Değişik kaynaklardan Flanders cephesindeki asker ve cephanesini Çanakkale cephesini açmak için ayıran itilaf devletlerinin ve Churchill’in başındaki mühimmat krizinin sorumlusu olarak Çanakkale savaşının da olduğunu görüyoruz[12].
İngiliz ordusunun mühimmatla ilgili tek sorununun kısıtlı mühimmat değil, aynı zamanda patlamayan mühimmat olduğunu Türk subaylarının patlamamış mühimmatlarla çektirdiği fotoğraflardan görmemiz mümkün [13]. Ancak patlamayan bu top mermileri ağırlık ve büyüklükleri ile düştüğü yerde büyük tahribat yapıyor.
Mühimmat krizini çözmek için İngilizlerin iyi kalitedeki mümkün olan en çok sayıdaki mühimmatı en kısa sürede ve en ucuza üretmesi gerekiyordu. Bunun için İmparatorluk Mühimmat Kurumu’ni kurularak basına Lloyd George getirildi. Mühimmat krizinin ilk çözümü olarak İngiltere ve Kanadaki mevcut fabrikalar mühimmat fabrikaları haline getirildiğini ve yeni mühimmat fabrikalarının kurulduğunu görüyoruz.
Mühimmat krizinin çözümü için o dönemde Kanadanın her bölgesindeki mecut 400 civarında fabrika mühimmat fabrikasına çevrilirken, 200 yeni fabrika da kurularak toplam fabrika sayısı 600’un üzerine çıkıyor. Kadınların da çalışma hayatına ilk defa başladığı bu fabrikalar 289 bin çalışanı ile Kanadada büyük bir endüstri halini aldığını, ve Kanadanın üretim artışındaki en büyük etken olan seri üretim teknikleri ile tanıştığını, İngiliz komutanlığındaki orduların mühimmatın üçte birinin Kanadadan gittiği bilinmektedir[14].
Logistik Destek
Kanada, Çanakkale Savaşında itilaf devlerine logistic açıdan da destek vermiştir. Kanada bandıralı Royal Edward, Royal George ve Empress of Britain adlı transatlantik gemileri asker taşıma gemileri olarak Çanakkale cephesinde görev almış, İngiltere ve Malta ve Mısır limanlarındaki askerleri Çanakkale Cephesine taşımıştır[15] [16].
Savaştan dönen Kanadalı gemicilerin, barış sırasında kullandıkları gezi ya da blikçi gemilerine Anzak, Helles Cove gibi bu savaşı hatırlatan isimler koyduklarını bugün bile rastlıyabiliyoruz.
Ayrıca Newfoundland eyaletinin Burgeo ve Grey River limanları arasında çalışan feribotun da ismi Çanakkalale savaşında yer alan Newfoundland’li askerinin anısına “Gallipoli” olarak isimledirimiş ve günümüzde halen çalışmaktadır.
Kanadada inşa edilen denizaltılar
Montrealdeki Vickers tersanesinde İngiltere hükümeti için yapılan H sınıfı 10 adet denizaltının beş adeti Çanakkale savaşında görev almak üzere atlantiği yakıt takviyesi ve başka destek almadan geçen ilk denizaltı olarak tarihe geçmiştir[17]. Sualtında kalma ve torpil taşıma kapasitelerinin daha büyük olduğu bu denizaltılar Ege Denizi ve Çanakkalede Boğazı bölgesinde aktif rol almıştır.
Kanada hastaneleri ve Çanakkale
O dönemde tıp eğitimi konusunda da önemli bir yere sahip olan Kanada, Çanakkale Savaşı’na değişik şehirlerdeki beş hastanesinden toplam 1450 kişilik doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli göndermiştir. İlk olarak Mısır’a giden ekipler Çanakkale cephesinden gelen askerin ağır durumu üzerine cepheye daha yakın olmak üzere ilk olarak gelibolu yarım adasına gönderilmek istenmiş, ama gelibolu yarımadasında da önemli bir ilerleme sağlanamdiği için ilk olarak işgal altındaki Gökçeada düşünülmüş. Gerek Gökçeda limanının büyük miktardaki yaralı nakline uygun olmayışı ve bu bu ada üzerinde bulunan İngiliz hava üssünün ve diğer mühimmat ve asker taşıyan gemilerin de Gökçeadayı kullanması nedeni ile Yunanistanın Mondros adasına yerleşen 1 ve 3 numaralı Kanada sahra hastaneleri Nisan 1916 tarihine kadar hasta ve yaralı askeri tedavi etmiştir[18].
Bu hastanelerle birlikte Gelibolu cephesinde Kanada’nın Sarnia şehrinin belediye başkanı olan Doktor W.A Henderson’ın da gönüllü olarak gitmiş, Gelibolu’nun boşaltılması ile birlikte de Avrupa cephesinde görev almıştır[19].
Savaşın acımasız koşullarının gereği olarak, Kanadalı doktorların bugün bile kullandığımız bazı tıp teknikleri üzerinde çalıştığını, kanamayı durdurma, kan bankasının ilk adımları, steril operasyon yapma, organ kesilmesi ve geçici protez takma, enfeksiyonu önleme, salgın hastalıkla mücadele gibi konular üzerinde de çalışmalar yapmışlardır[20].
Çanakkaledeki Kanadalı Askerler
İngiltere’nin 15,000 Kanadalı askeri Çanakkaleye gönderme kararına rağmen bu sevkiat gerçekleşmemiş, Ancak sayısını tam olarak bilemediğimiz Kanadalı askerler bir birlik halinde değil, bireysel olarak değişik İngiliz hatta ANZAC kuvvetleri arasında bile yer almıştır.
Kuzey Amerika kıtasından Çanakkale Savaşına katılan tek organize birlik 1076 Newfoundland alayıdır. Ancak bu eyelet 31 Mart 1949 yılında Kanada’ya katıldığından Çanakkale savaşı sırasında İngilterenin bir parçası durumundadır ve İngiltere adına Gelibolu çıkartmasına katılmışlardır.
Yine bir Avustralya gazetesindeki habere göre Kanadadaki gönüllü asker alma işlemleri sırasında üzerinde ANZAK askeri ve Çanakkale boğazının bulunduğu afişler de kullanılıyor. Afişte “Dardanel seni çağırıyor, gelmiyor musun” yazısı yer alıyor[21].
Avustralya’nın Melbourne şehrinden P.S. Keam tarafından tasarlanan bu afişler yine aynı şehirde bulunan bulunan Kanada Ticaret ateşesi tarafından Kanadaya gönderiliyor ve Montreal ile Alberta şehirlerinde gençleri askere çağırıyor.
Toronto, Montreal ve Kinston’ton şehirlerin 1900lerin başında Kanadanın önemli üniversite şehirleri olduğunundan bu şehirlerden gelen iyi eğitilmiş gönüllü Kanadalı askerlerin çavuş, teğmen ve hatta yüzbeşi rütbesi ile yeni kurulan birliklere atandığını [22] ve Çanakkale cephesine subay olarak gönderildiğini [23] [24] ve hatta hayatlarını kaybettiğini belirten haberleri [25]görüyoruz [26] [27]. Yine Kanada resmi gazetesinde Çanakkale cephesinde madalya alan askerlerin isimlerine rastlayabilmektesiniz[28][29].
Çanakkale cephesinden dönen eskerlerin hatıralarında iki önemli konu olan bu cephedeki savaşın mehameti ve Türk askesinin insancıl davranışını görmekteyiz.
Örnek vermek gerekirse hatıralarında Gelibolu savaşından bahsederken Kanadalı asker John Gallishaw özetle diyorki: “Türkler asla cenaze törenlerinin yapıldığı yerlere ateş açmadı. Hatta keskin nişancılar tarafından vurulan ve birliğine dönemeyen askerlerimizin bizim ateş hattımızın altında geceleyin yaralarının sarıldığını ve yanlarına şu ile yiyecek bırakıldığını hikayelerini birinci ağızlardan dinledik. En kızdırdığımız anlarda bile Türkler Kızılhaç’ın öldüğü bölgeye ateş açmadı, yaralılarımıza asla kötü muamele etmedi. İşte bu yüzden Türk askerine saygı duyduk[30]”
Yine Toronto Star gazetesindeki demecinde Kanada’nın Winnipeg şehrinden savaşa katılan Teğmen A. F Harwey, “Türkler savaşın kurallarına uyarak centilmence çarpışıyor. Batı cephesinden duyduklarımla Gelibolu cephesinde yaşadıklarımı karşılaştırırsam eğer Flanders cephesi bir cennet olmalı[31]” diyor.
Peki ne oluyor da 15 bin Kanadalı asker Çanakkaleye gitmiyor?
17 Ağustos tarığlı Toronto Star gazetesi ile güne uyanan Torontolular, O gün İngilterede bulunan ve Kanadanın değişik eyaletlerinde eğitime tabi olan 15 bin Kanadalı askerin Çanakkale Savaşına gideceği bilgisini öğreniyor[32] [33]. Ancak Kanadalıların ANZAK ordusundaki kuzenlerinin yardımına gitme sevinci uzun sürmüyor.
Aynı gazetenin akşam baskısında Kanada’nın gururu ve o dönemde İngiltere ile Kanada arasıdaki en hızlı gemi olan Royal Edward transatlantiğinin Geliboluya asker taşırken Alman denizaltısı U-14 tarafından batırıldığını ve binden fazla İngiliz askerinin hayatını kaybettiği sekiz sütuna manşet olarak yer alıyor[34].
Kamuoyunda oluşan gerginlik ve çanakkaleye asker göndermek istememesi, Çanakkale cephesindeki en büyük ve en hızle asker sevkiyat gemisinin kaybedilmesi, Ege denizinin güvenli bir yer olmaktan çıkması, İtilaf gemilerinin Avrupa cephesinde de askere ihtiyacın artması nedenleri ile Kanadalı askerlerin Çanakkale cephesine gönderilmesinden vazgeçiliyor[35].
Bugün Gelibolu yarımadasındaki savaş mezarlıklarında İngiliz Milletler Topluluğu Mezarlıklar Komisyonu kayıtlarında yaptığım araştırmaya göre yüzün üzerinde Kanadalı asker bulunmaktadır. Bu sayıya,tedavi için götürüldükleri ve mezarları Mondros’ta, Mısır’da ya da Malta’da olan kanadalı asker dahil değildir.
Yukarıda da belirtiğimiz gibi kuzey amerikan Çanakale savaşın katılan tek Kanadalı birlik olan Newfoundland alayı 20 Ekim 1915 tarihinden Gelibolu’nun boşaltıldığı 9 Ocak 1916 tarihine kadar bu cephede kalmıştır.
Bu savaşın anısını yaşatmak üzere, newfoundland eyaletinin savaşa katıldıkları cepheler arasında çıkartma yaptıkları Suvla Körfezi’nin de bulunduğu hatıra pulu bastırdırlıklarını[36], ve bu eyaletteki değişik şehirin sokaklarına Suvla street, The Dardanelles street, Suvla Road gibi isimler verildiğini görüyoruz [37].
Çanakkale savaşı ile ilgili izlere yakın tarihin meclis tutanaklarında bile rastlamamız olası. 28 Kasım 1996 tarihli konuşmasında Kebek eyaletinden federal milletvekili olan François Langlois diyor ki; ‘’Benim seçim çevrem olan Sainte-Claire de Dörchestrer bölgesindeki seçmenlerimden Geliboluda savaşmış ve hayatının son anlarına kadar yaşadıklarını canlı bir şekilde hatırlayan gaziler vardı”. Çanakkale savaşından sonra avrupa cephesinde de çarpışan Kanadalı askerlerin, savaşın en acı hatıralarını Çanakkale cephesinde yaşamış olmaları, alan olarak küçük bir cephe olmasına rağmen savaş yoğunluğu olarak ne kadar büyük olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor[38].
Kanadalı mühendisler
Gelibolu yarımadasındaki en büyük sorunlardan biri de temiz su idi. Kıyıya çok yakın konumlanmış işgal kuvvetleri açtıkları kuyulardan içime uygun şu elde edemiyor, yüzbinlerle ifade edilen askerlerinin ihtiyacı olan suyu da Mısırdan paslı tankerlerle getiriyordu. Birleşik Krallığın bir parçası olarak Kanadalı mühendislerin de gelibolu yarımadasına gittiğini, Avustralya, Yeni Zelanda, İskoç, ve İrlandalı mühendislerle birlikte istihkam projelerinde çalıştıklarını görüyoruz[39].
Ontario Eyaletinin Hamilton şehrindeki Westinghouse küçük ev aletleri fabrikasının duvarında birinci dünya savaşının cephelerinde görev alan ve hayatını kaybeden bu fabrika mühendislerinin isimlerinin yer aldığı büyük bir plaka bulunmakta ve mühendislerin gittikleri cepheler arasında da Çanakkale cephesi yer almaktadır.
Kanadadaki Türklerin Durumu
Çanakkale savaşının başlaması ve Osmanlı imparatorluğunun da savaşa dahil olması ile birlikte Kanadada bulunan Almanya, Avusturya ve Osmanlı pasaportu taşıyanlar sivil toplama kamplarına alınmışlardır.
Aralarında Kanada vatandaşlığına da geçmiş üçyüze yakın osmanlı vatandaşı isimsiz ve imzasız ihbar mektuplarının sonunda tutuklanmış ve Ontarionun en Kuzeyindeki şehirlerden olan Kapuskasing’e gönderilmiştir. Tren hattının en sonunda bulunan bu yerde ilk tutuklulardan olan Türkler tarım için arazi açma, Toronto, Montreal gibi iklim olarak daha sıcak olan büyük şehirlere göndermek üzere dönmüş nehirlerden buz kesme, ağaç kesimi gibi ağır işlerde çalıştırılmış kendi hapishanelerini de kendileri yapmışlardır. Ağır koşullar nedeni ile akıl sağlığını yitiren iki Türk dahil olmak üzere toplam 6 osmanlı vatandaşı ülkesine dönerken, üç Türk kotu koşullar ve hastalık nedeni ile hayatını kaybetmiş, diğerlerinin ise akıbeti o döneme ait kayıtlar imha edildiği için bilinmemektedir. Bugün Brantford şehrindeki mezarlıkta Kanadaya ilk gelen Osmanlı vatandaşlarının bulunduğu bir bölüm yer almaktadır.
Çanak(kale) krizi
İzmirin alınmasından sonra Mustafa Kemal komutasında Çanakkale yürüyen Türk ordusunun Boğazlar bölgesindeki İngiliz askerlerinin etrafını sarması ve yine Mustafa Kemal’in işgal altındaki boğazlar ve Trakyayı Ankarada yeni kurulan Türk hükümetinin idaresine bırakması ültimatomu ile Kanadanın tarihi bir kez daha Türk tarihi ile kesişmiştir.
Kanadadan resmen asker isteyen İngiltere, tarihinde ilk defa Kanadadan bir isteğine isteğine resmi olarak hayır cevabı almıştır[40]. Verilen bu cevap Kanada otonomisine giden yolda önemli bir temel taşı olarak kabul edilmektedir[41].
Çanakkalde görev almış Kanada valileri
Kanada da kraliçeyi temsil eden valiler 1900ların ortalarına kadar İngiliz vatandaşı olan yüksek rütbeli askerlerden seçilmiştir. Bu valilerden Sır Julian Byng onbirinci Kanada valisi olup, Suvla’daki kuvvetlerle 9. Ordunun komutanı ve Gelibolu yarımadasını boşaltmadan sorumlu general olarak bu savaşta yer almıştır.
Yine ondördüncü Kanada Valisi Sir Possonby binbaşı rütbesi ile çanakkale savaşına katılmıştır[42].
Gazete reklamlarında Çanakkale Savaşı
Çanakkale savaşı sırasında özel firmalar bu savaşı gazete reklamlarına yansıtmış sivil ya da askeri personele satmayı planladıları ürünlerin reklamlarında Çanakkale cephesini de kullanmıştır.
Deniz savaşının başlamasından bir hafta önceki İngiliz Queen Elizabeth gemisinin devasa toplarının Çanakkale boğazını dövdüğü dönemde bir Torontodaki bir mağazanın, “(Queen Elizabet gemisine vurgu yaparalk) biz de sizin hayatınızın geçilmesi zor Çanakkale Boğazını bombaladık ve fiyatlarımız düşürerek bu darboğazdan daha rahat geçmenizi sağladık[43]” diyor. Reklamın resmimde ise Queen Elizabet’in toplarının benzeri kullanılarak $1.95 fiyatı vurgulanmış.
Yine başka bir reklamda ise : “Fransa Belçika, Almanya ve Çanakkaledeki siperlerde sabah uyandığınızda saatinizin durduğunu görürseniz sattı doğrulamak için telefon santralını arayamıyacaksınız. En iyisi durmayan bir saatiniz olsun, gelin size o saati gösterelim[44]” yazıyor.
Çanakkaleye Kanadalı asker gönderme söylentilerinin en yoğun olduğu zaman yayınlanan bu gazete reklamının dönemi olan 1910larda saatinizin zembereğini kurmayı unutursanız zamanı öğrenmek için aldığınız yere telefon etmeniz ve saatinizi ayarlamanız gerekiyordu.
Eğitimde Çanakkale Savaşınız izleri
1917 yılında Biritish Columbia daki üniversitelere kabul sınavında öğrencilere içerisinde Kut-el Amara, Gelibolu cephelerinin de yer aldığı Birinci Dünya savaşının 10 cephesini bilinmesi istenmekte, ve “Dardanelles” kelimesinin de harf hard hecelenmesi gerekmekteydi[45].
Kanada İngilizcesindeki etkiler
Kanada ingilizcesinde “Canada’s Gallipoli” terimi yer almaktadır. Bu terim Kanada askerlerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında Dieppe cephesindeki çarpışması için kullanılmaktadır. Bu savaştaki kötü planlama, yetersiz topçu desteği, Almanların bu taarruzu bekleyip ona göre iyi hazırlanmış olması, ve gün ortasında taarruz emir verilmesine rağmen Kanadalı askerlerin kahramanlığı ve büyük miktardaki zayiatı için kullanılır.
Günümüzde Kanadalı tarih öğretmeleri “Dieppe Kanada’nın Gelibolusu mudur?” başlığı ile dönem ödevi vermektedir. Bu ödevten iyi not almak için hem Çanakkale Savaşı’nı hem de Dieppe savaşını bilmek gerektiği inancındayım.
Kanadadaki Dernek ve benzer kuruluşlar
Kanadadaki Çanakkale savaşı gazilerinin daha sonra dernek ve benzeri statüdeki oluşumlarla bir araya gelmişerdir. Çanakkalede savaşıp geri dönen Kanadalılarla daha sonra Kanadaya yerleşen askerlerin kurduğu Vancouver Adası Gelibolu Gazileri Derneği [46] buna örnek verilebilir.
Yine 1917 yılında yürürlüğe giren Kanada Savaş Vakıfları kanununda bir şubesinin de ismi Gelibolu olan vakfın da adı bu kanından yaralanacak olan vakıflar arasında yer almaktadır. İmparatorluğun Kızları olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu vakıf ve şubeleri sivil toplum örgütü olarak savaştaki askerler ya da geride bıraktıkları için maddi ya da aynı yardım toplama görevlerini yürütmekteydi[47].
Yine Avustralya Savaş Müzesi kayıtlarında Torontodaki Gelibolu gazileri Klübü ismine rastlamaktayız.
2003 yılında Kanada çapında kurulan ve Kanada ordusu ya da Nato’da görev alan motorsiklet tutkunlarının kurduğu Kanada Ordusu Gazileri Klübü’nün Doğu Kanada şubesinin adı Gallipoli olarak belirlenmiş ve günümüzde hala toplum yararına etkinlikler düzenleyen bir sivil toplum örgütü olarak Kanadalı gazileri bir araya getirmektedir[48].
Müzik dünyasında da Çanakkalenin izlerine rastlamak olası. Kanadanın resmi radyo kanalı olan CBC Radio’da düzenli program yapan “Dardanelle” müzik grubu, Newfoundland’da İrlanda müziği yapan ve festivallerin aranan başarılı müzik gruplarından biridir[49].
Geografik Etkiler
Çanakkale Savaşının sonucu olarak o bölgedeki bir çok ülkenin haritasının değiştiğini bir çoğumuzu biliriz. Ancak Çanakkale Savaşı’nın etkilerini Kanada’ni coğrafyasında da görmemiz mümkün. Dünya haritasında neredeyse Çanakkaleye en uzak bir ülkede bu izler nasıl olmuştur ve hangi etkileri bırakmıştır?
İlk olarak Alberta eyaletinin Lake Waterton milli parkında Dardanelles ve Bosphorus boğazlarının olduğunu, gelibolu yarımadasının şekline benzeyen daha küçük te olsa bir yarım adanın olduğunu ve bu isimlerin de Çanakkale savaşından sonra verildiğini belirtmem gerekir[50].
Waterton kasabasının da bulunduğu bu bölge Kanadanın en güzel milli parklarından biridir ve ilgi gören Prince Of Walles otelinin de bulunduğu bölgede yer almaktadır.
Yine Albertada bulunan Anzac şehri ve diğer boir yerleşim yeri olan Anzac kasabası Çanakkale savaşından sonra bölgeye arazi ölçümü için gelen ANZAC mühendislerinin yeni kurdukları yerleşim yerlerine verilen isimleridir[51].
Kanada’da Çanakkale savaşının izlerini taşıyan coğrafik isimler aşağıda sıralanmıştır:
Anzac Nehri, British Columbia
Anzac Şehri , British Columbia
Anzac kasabası, Alberta
Anzac Golü, British Columbia
Dardanelles Bölgesi, Quebec
Dardanelles geçidi, Ontario
Dardanelles deresi, British Columbia
Dardanelles Gölü, British Columbia
Gallipoli Golü, Quebec
Ottoman Gölü, Quebec
Birdwood Dağı, Alberta (General Birdwood ANZAC kuvvetleri komutanı olarak Çanakkalede görev yapmıştır.)
[1] New York Tribune, 7 Mart 1915
[2] Wheat and War 1914-1918 and now
[3] Clarence and Richmond Examiner, 9 mart 1915
[4] What Canada Has Done
[5] Canada Year Book 1918
[6] The Times, 14 Mayis 1915
[7] Daily News 1 Temmuz 1915
[8] Gelibolu Gunlugu
[9] Chicago Tribune, 28 Mart 1915
[10] Toronto Star 8 Temmuz 1915
[11] Washington Times, 25 Eylul 1915
[12] Gallipoli, Alan Moorehead
[13] Antwerp to Gallipoli
[14] Toronto Sehir Arsivi
[15] Canada War Museum
[16] Fastest to Canada
[17] Quebec Telegraf gazetesi, 2 Eyll 1915
[18] Canadian Expeditionary Force, Medical Support, Page 497
[19] Sarnia War Remembrance Project
[20] Kanada Gaziler Ofisi
[21] Argus gazetesi, 13 Kasim 1915
[22] Toronto Start 5 Mart 1915
[23] Toronto Star, 20 Aralik 1915
[24] Toronto Star, 18 Eylul 1915
[25] Toronto Star, 17 Temmuz 1915
[26] Toronto, McGill Universiteleri arsivleri
[27] Toronto Star, 24 Kasim 1915
[28] Crag and Canyon gazetesi, 7 Kasim 1915
[29] Kanada resmi gazetesi 2 Ekim 1915
[30] Trenching in Gallipoli
[31] Toronto Star 30 Eylul 1915
[32] Toronto Star 1 Eylul 1915
[33] Toronto Star 17 Agustos 1915, sabah baskisi
[34] Toronto Star 17 Agustos 1915, aksam baskisi
[35] Toronto Start 11 Eylul 1915
[36] Kanada Arsivleri
[37] Kanada posta idaresi kayitlari
[38] Kanada Federal Meclis tutanaklari, 28 Ekim 1996
[39] Kanada arsivleri, Wanganui Chronicle Gazetesi
[40] Senator Anne. C. Cools’ un gaziler gunu meclis konusmasi, 23 Ekim 2014
[41] Toronto Start 25 Nisan 1990
[42] Rideau Hall: Resimlerle Kanada Yonetimi Tarihi
[43] Toronto Star 12 Mart 1915
[44] Toronto Star 21 Agustos 1915
[45] Boys And Girls in No Man’s Land, Susan R Fisher
[46] History of Imperial Vancouver Island
[47] Kanada Resmi Gazetesi 20 Haziran 1918
[48] www.Thecav.ca
[49] www.thedardanelles.com
[50] Where the Mountains Meet Prairies
[51] City of Anzac
Bu çalışma için sizlere çok teşekkür ederi. çok istifade ettim saygılar
Çok güzel bir araştırma. Ne yazık ki Türk kamuoyunun bu bilgilerden pek haberi yok. Ben de bu yazıdan çok bilgi edindim. Emeğinize sağlık.
Emeğinize sağlık. Heyecan verici ve öğretici.
Emeğinize sağlık. Heyecan verici ve öğretici. Tarihimizi unutmamalıyız.