GELİBOLU’YU ANLAMAK

Asker Aile – Çanakkale Şehitleri Binbaşı Ali Faik Bey ve Teğmen Mehmet Fevzi Efendi (Erdal Kabatepe)

 

Erdal KABATEPE
33.Alay Komutanı Binbaşı Ali Faik Bey’in torunu

  “Ben, Binbaşı Ali Faik Bey” kitabımdan  alıntılarla oluşturulmuştur.

Bu yazımda, Binbaşı Ali Faik Bey’i tanıtırken aslında bir “Asker Aile”yi tanıtıyor olacağım. Binbaşı Ali Faik Bey’in babası, 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Epir Cephesi’nde Osmanlının son zaferi Dömeke Meydan Muharebesine katılan ve Padişah’tan takdirname alan Kolağası Şakir Efendi’dir. Babasından askerlik hayatı ile ilgili dinledikleri O’nda dayanılmaz bir asker olma hevesi yarattı. Bunu kardeşi Mehmet Fevzi’ye de aşıladı. Kardeşi Teğmen Mehmet Fevzi Efendi 25 yaşında iken 25 Nisan 1915’te, kendisi de 43 yaşında iken 30 Nisan 1915’te Çanakkale Savaşı’nda şehit oldu. Binbaşı Ali Faik Bey’in tek oğlu oldu, O da asker oldu. Albay Ahmet Naci Kabatepe 2 Eylül 1960 tarihinde, Bitlis’te 34. Piyade Alay Komutanı iken, kendi isteği ile emekli oldu.1994 yılında vefat eden Ahmet Naci Kabatepe, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca Babasının Çanakkale Savaş’ında şehit olduğu Kabatepe’nin ismine ilişkin olarak soyadını “KABATEPE” aldı. Albay Ahmet Naci Kabatepe’nin de tek oğlu oldu; bu yazının yazarı ben, ama ben asker değilim.

KABATEPE AİLESİ, Çanakkale Savaşı’nda iki subay kardeşi birden şehit veren tek ailedir.

 

Binbaşı Ali Faik Bey

Metin ve sakinliği ile bilinen demir kalpli kıymetli bir komutan idi.

Ali Faik, 1872 yılında Batum’un Livana kasabasında doğdu. Çocukluğunun bir kısmı bugün Zeytinlik adıyla bilinen, Deriner Barajı sularının altıda kalan, Artvin’in Sirya kasabasında geçti. Ailesi bağ bahçe işleri ile uğraşıyordu. Babası ile hep tarlaya gider, O’na yardım eder, dinlenirken çüçün kuşlarını dinler, resimlerini yapardı. Çüçün kuşları çok güzel ve şakrak kuşlardı. Aileye de ÇÜÇÜNOĞULLARI denirdi. Bir zaman sonra tarlaya gidemez oldular. Ruslar gelmişti. 1877-1878 Osmanlı-Rus harbini Osmanlı Devleti kaybedince annesi ve amcası ile Bursa’ya göç etti. Babasının da yardımıyla toplanan 67 aile amcasının önderliğinde hareket etti. Altı yaşındaydı. Asker olan babası ve kız kardeşi arkada kaldı. Çok yorucu bir yolculuk oldu. Önce Batum’a gittiler. Çoruh nehrini annesinin sırtında geçebildi. Yüksek ve dik dağlar üstlerine düşecek gibi korkunçtular. Batum’a varınca amcası Padişah Abdülhamit’e telgraf çekti, yardım istedi. Padişah Abdülhamit onları almaya bir gemi gönderdi. Binecekleri gemiyi görünce de endişelendi, deniz uçsuz bucaksızdı. Yolculuk da çok yorucu oldu. Ailelerin bir kısmı yolda indi. Önce Samsun’a uğradılar, sonra İstanbul, daha sora da Gemlik. Oradan Bursa’ya geçtiler ve yerleştiler. Resim defterini hiç yanından ayırmadı; onda çüçün kuşları vardı. Bursa’da ise çüçün kuşları bulamadı. Üzgündü.

Uzun boylu, elâ gözlü, buğday tenli Ali Faik Bursa Askerî Rüştiye’sinden sonra, 1895 yılında İstanbul Harp Okulu’ndan mezun oldu. Kırklareli, Babaeski, Kütahya, Balıkesir, Biga’da görev yaptı. 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşı oldu. Manastır’a atandı. 1. Balkan Savaşı’na katıldı. Vardar Ordusu 6. Manastır Kolordusu 17. Tümen 51. Alay 2. Tabur Komutanlığı ve 29 Ekim 1912 tarihinden itibaren 51. Alay Komutanlığı yaptı. Birçok çarpışmanın yanında, gece yürüyüşü ile düşmanın hareket hattına sokularak Soroviç Savaşı’nın kazanılmasını sağladı ve terfi ettirilerek ödüllendirilmesi istendi. (Kaynak: 62 no.lu Birlik Defteri).

Soroviç Savaşı, aslında Osmanlı’nın Balkan Savaşı’nda kazandığı nadir savaşlardan biridir. 3-6 Kasım 1912 tarihleri arasında cereyan etti ve bu belgeden de anlaşıldığı gibi, askerleri ile Binbaşı Ali Faik Bey düşman hattına sızıyor ve bir baskınla sabaha karşı saat 6.30 da Yunanlıları perişan ediyor.

Binbaşı Ali Faik Bey Balkan Savaşı’na giderken eşini ve üç yaşındaki kızını da yanında götürdü. Onlar Makedonya, Arnavutluk ve Sırbistan’da kaldılar. 1913 yılında savaşın sona ermesi ile Binbaşı Ali Faik Bey yurda döndü, ancak eşi ve kızı çok sonra bir yabancı gemi ile İstanbul’a gelebildiler.

Binbaşı Ali Faik Bey

Binbaşı Ali Faik Bey ailesi ile pek beraber olamadı. Çanakkale Savaşı’na katılmak için ayrıldığında, kızı Ayşe Münciye yedi yaşında oğlu Ahmet Naci ise yedi aylıktı. Binbaşı Ali Faik Bey 5. Ordu 4. Kolordu 11. Tümen 33. Alay 1. Tabur Komutanlığı’na atandı. 29 Nisan 1915 Perşembe günü saat 7.00 civarında Alay Komutanı Yarbay Ahmet Şevki Bey şehit düşünce saat 8.15’te Alay Komutanlığı’na vekâleten atandı. Maalesef bir gün sonra, 30 Nisan Cuma sabahı saat 10.00 civarında, Kabatepe’de, düşman hatlarını gözetlerken alnına isabet eden bir kurşunla şehit düştü. 43 yaşındaydı. Gelibolu’da Çamburnu’nun üstünde Yarbay Ahmet Şevki Bey’le beraber defnedildi.

Bu iki komutan çok yakın dost idiler. Savaş öncesi hazırlıklar sırasında Ezine’de merasim elbiseleri ve kılıçları ile çektirdikleri fotoğraf unutulamayacak bir hatıradır. Dostluklarını hatırlatan bir yadigârdır. Komutanların bu dostlukları Çanakkale Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynamıştır.

             Binbaşı Ali Faik Bey, Yarbay Ahmet Şevki Bey ve bir arkadaşları(bilinmiyor)

 

Sözü edilmesi gereken bir önemli belge de şehadeti sonrası Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın Binbaşı Ali Faik Bey’in ailesine gönderdiği veciz sözlerle dolu mektubudur.

 

             

         

Osmanlı Padişah Ordusu 33. Alay 1. Tabur Komutanı zevciniz Şakir oğlu Binbaşı Ali Faik Bey, 30 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu’da meydan savaşında, bir Osmanlı askerine yakışan kahramanlık ve fedakârlıkla şehit oldu. Yüce İslâm Dininin ve mukaddes vatanın savunması uğrunda hayatını feda edenlerin arkalarında bıraktıklarına düşen görev keder ve zayıflık değil, iftihar ve mutluluktur. Bütün arkadaşları gibi, merhumun da kıymetli hatırası yalnız sizin değil daha büyük ailesi olan ordunun kalbinde sonuna kadar saklı kalacağına ve öcünün düşmanlarımızdan alınacağına emin olunuz ve bununla avununuz. Saygıdeğer Şehidin bütün yakınları ve sevenleri için Allah’tan ödül ve sabır dileyerek saygılarımı sunarım.

 

                                                                                          Başkumandan Vekili Enver

 

Bu mektup bir teselli vesilesi oldu. Rahmetli Babaannem bu belgeyi sık sık çıkarır bakar, dualar eder, ağlardı. Ama biliyorum ki işte bu belge sayesinde hayata tutunabildi.

Çok veciz sözler içeren çok anlamlı bir yazı bu. Bu belge geldikten sonra, Annesi Safiye Hanım kötürüm oldu. İki ayağı da tutmaz oldu. Diğer bir oğlunu da şehit vermişti. Etkisi maalesef öyle büyük ve kalıcı oldu. Savaşlar büyük acılarla dolu. En büyük yıkımı da ailelere veriyor.

 

Binbaşı Ali Faik Bey’in Cerideleri (Günlükleri)

Binbaşı Ali Faik Bey ceride (günlük) tutardı. Balkan Savaşı’nda 11 Aralık 1911 tarihinde 51. Alay 2. Tabur Komutanı olarak atandıktan sonra, Taburun Tiran’da derlenen alaya katılması için Tümen Komutanı’ndan aldığı emirle birlikte, ceridesini tutmaya başladı.

1. Balkan Savaşı Ceridesi 9 Eylül 1912-25 Mart 1913 dönemini kapsar. Savaşın başından sonuna kadar aldığı ve gönderdiği savaş emirlerini, çekilen sıkıntıları, kayıpları, savaş hareketlerini, 51. Alay’ın günlük yoklama mevcutlarını gün be gün not düşer.

 

 51. ALAY KOMUTANLIĞI’NA

 1- Şu andan itibaren; 51. Alay Komutanlığı’na Binbaşı Ali Faik Efendi tayin edilmiştir. 49. Alay 2. Taburu ile 50. Alay 2. Taburu ve 50. Alay ise Binbaşı Cemal Efendi’nin emrindedir. Nişancı taburu ile Tümen’e katılacak olan jandarma taburu, 17. Alay Nişancı Komutanlığı adıyla anılacaktır ve Alay Komutanlığı’na Binbaşı Raif Efendi tayin edilmiştir. Zorunluluk olmadıkça emirler alay komutanlığınca bildirilecektir.

2- Tümen’in dağ bataryası ile mitralyöz bölüğü duruma göre kullanılacaktır ve doğrudan Tümen Komutanlığı’na bağlıdır.

3-  Hali hazırda, bu bölgede, faydalanılacak yalnızca bir köy bulunduğundan her tabur birinci derece hayvanlarını köydeki en uygun yerlere yerleştirecektir. Köyden yararlanırken gerek hayvanlar gerekse askerler, hiçbir şekilde ve surette köylüleri rahatsız etmemeye dikkat edecektir. Ayrıca yağmalamaya kesinlikle fırsat verilmeyecektir. Yağmalama olayının olması durumunda katılanların derhal komisyona bildirilmesi ve cezalandırılması gerekmektedir. Bu kişilerin bağlı oldukları tabur ve bölük komutanları da cezalandırılacaktır.

……………….

17. Tümen Komutanı
Mirliva Mustafa
Peletuvar, 29 Ekim 1912

Günlükten görüleceği gibi, Osmanlı Ordusu o zaman çok disiplinli bir ordu idi. Yağmaya müsaade vermiyordu. Yağma yapanları cezalandırdığı gibi komutanlarını da cezalandırıyordu. Bu Osmanlı Ordusu’nun büyüklüğünü gösterir.

Her gün günlüğünü işleyen Binbaşı Ali Faik Bey’in devamını getirmemesi pek olası değil. Çanakkale Savaşı’nda tutmadı mı?

1931 yılında Bayan May Summerbelle çalıştığı müzede gördüğü bir Türk askerine ait günlükten alıntıları Avustralya’da Evening News, Sydney Gazetesi’nde “Ölü Türk Subayının (Komutan Binbaşı, 1. Tabur, 33. Alay) 27.04-30.04.1915 dönemine ait Günlükten Alıntılar” başlığı ile yayınlıyor. Beş sayfa, daktilo edilmiş, İngilizce çeviri. Günlüğün kime ait olduğunu hatırlamıyor. Gazete 1931 Mart ayında kapanıyor. Bayan Annie May Costance Summerbelle (1867-1949) Avustralyalı önemli bir hafif müzik ve popüler müzik kompozitörüdür. Avustralya’nın Seferi Kuvvetleri’ne ithaf ettiği, Anzakların favori marşı “So-long” un da kompozitörüdür. Hazırladığı Günlükten Alıntılar ve So-long ile beraber bazı müzik eserlerini 1931 yılında Avustralya Savaş Anıtı “War Memorial” Müzesi’ne bağışlıyor. Bugün bu alıntılar Avustralya Hafif Süvari Çalışmaları Merkezi’nin Australian Light Horse Studies Centre” ÇÖL SUTUNU “DESERT COLUMN” sitesinde yayınlanmaktadır. Girişimler sonucu Avustralya Savaş Anıtı Müzesi Araştırma Merkezi günlük alıntılarını dijital ortama aktardı ve sitesi üzerinden genel erişime açtı.

25 Nisan 2005, Pazartesi

Anzak Koyu Savaşı, Türk Subayı 33. Alay 1. Tabur Komutanı’nın ölümüne kadarki günlüğü, 30 Nisan 1915, Bölüm 1
Başlık:
Tk-Bks-1/33IR

Anzak Koyu Savaşı

Türk Subayı 33. Alay 1. Tabur Komutanı’nın ölümüne kadarki günlüğü, 30 Nisan 1915

Bölüm 1

Söz konusu “Ceride” nin Binbaşı Ali Faik Bey’e ait olduğu kesindir. Günlük Alıntılarının ilk sayfası 27 Nisan 1915 tarihini taşıyor. Bu, Binbaşı Ali Faik Bey’in savaşa katıldığı gündür. Balkan Savaşı Ceridesi’nde olduğu gibi, 33. Alay’a katılma emri almasıyla günlük tutmaya başlar. Günlük şehit olduğu tarih 30 Nisan 1915 tarihinde sona eriyor. Günlüğü tutan Binbaşı Ali Faik Bey’den başkası olsaydı tutmaya devam ederdi. Diğer taraftan, günlük tuttuğu bugüne kadar ortaya çıkan başka bir 33. Alay 1. Tabur Komutanı olmamıştır. Ek olarak, Günlük Alıntılarının 2. Bölümünde yer alan yazıyı kanıt gösterebiliriz:

“Sol Kanat Emri 29 Nisan 1915
1. Kaymakam Şevki Bey’in ölümü nedeniyle grubun kumandası şimdi bana verildi.”

Bu, 33. Alay Kumandanlığı vekâletinin Binbaşı Ali Faik Bey’e verildiği gündür.

(29 Nisan 1915, saat 8.15).

(Kaynak: ÇANAKKALE MUHAREBELERİNDE 19’UNCU TÜMEN CERİDELERİ, 2. CİLT, Sayfa: 125.)

Binbaşı Ali Faik Bey şehit düştükten sonra üzerinde bulunan günlüğü Anzaklar tarafından alınmıştır. İngilizlerin, Çanakkale Savaşı sonrası, ele geçirdikleri askeri dokümanları Mısır’a götürdükleri, orada tümünü İngilizceye çevirttirip orijinallerini yaktıkları bilgisini edindim. Binbaşı Ali Faik Bey’in Ceridesinin tam olarak İngilizceye çevrildiği anlaşılıyor. Her nasılsa, Bayan May Summerbelle’in eline bu tüm çeviri geçmiş ki ondan alıntı yapıp yayınlıyor. Bu da ceridenin orijinalinin olmasa bile tam çevirisinin Avustralya’da bulunduğu olasılığını güçlendiriyor. Araştırmalarım sürüyor.

Not: Binbaşı Ali Faik Bey’in Balkan Ceridesi, Çanakkale Ceridesinden alıntılar ve şahsi koleksiyonumda bulunan diğer belgelerle eşyaları 2030 yılına kadar Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nde sergileniyor.

 

Teğmen Mehmet Fevzi Efendi

 Mustafa Kemal Atatürk’ün Not Defterine el yazısı ile ismini yazdığı değerli bir subay idi.

Mehmet Fevzi 1891 yılında Bigadiç’te doğdu. Bursa Askerî Rüştiye’sinden sonra, 1912 yılında İstanbul Harp Okulu’ndan ikincilikle mezun oldu. Kurmaylık sınavını kazandı. Ancak hemen 1. Balkan Savaşı’na katıldı. Teğmen Mehmet Fevzi Efendi Vardar Ordusu 5. Selanik Kolordusu 13. Tümen 38. Alay 1. Tabur 2. Bölük’te görev aldı. Esir düştü, Korfu Adasına götürüldü. Mübadele ile yurda döndü.

Teğmen Mehmet Fevzi Efendi Balkan Savaşı’nın akabinde Çanakkale Savaşı’na katıldı. 5. Ordu 3. Kolordu 19. Tümen 77. Alay 1. Tabur 2. Bölük’te iken, Arıburnu Muharebesi’nde, 25 Nisan 1915’te 12 yara alarak şehit oldu. 25 yaşındaydı. Bu alay Mustafa Kemal’in (Atatürk) kumandasında idi.

Gözlüklü, sarı saçlı, mavi gözlü, zayıf bir insandı. Fransızca biliyordu. Fransızcadan yaptığı çevirileri ve kitaplarını başının altında yastık yapardı. Fransızca dersi verirdi. “Pirlepe Savaşları” adında Fransızcadan çeviri yapıtı vardır. Kitabın yazarının hakkımızda kasten değişik yorumlar yaptığını sezerek bunları “mütercim notu” başlığı altında değiştirip doğruları dillendirdi. Pier Loti’den de çeviriler yaptı. “Zavallı Türkiye” adlı eserinin çevirisini yaptıysa da zamanın koşulları altında müsveddeleri ziyana uğradı.

Çanakkale Savaşı sırasında hastalanıp Bursa’ya ablasının yanına gelir, iyileşir iyileşmez gitmek ister. Eniştesinin “müsaaden var, biraz daha kal” demesi üzerine, “Enişte, her buyruğuna saygım var ama, göreve gelince, o senden de herkesten de yüksek. İllede savaş olunca hiç duramam. Beni bu millet bugün için yetiştirdi” diyerek savaşa döner.

 

Bir yerden başka bir yere tayin olduğunda, oturduğu yerde o günün beş vakit namazının her bir vaktini başka bir camide kılardı.

Çok mütevazi bir insandı. Bir gün Bursa’da Hükümet binasının önünden amcaoğlu ile geçerken yaşlı bir nöbetçi er toparlanıyor. “Bu yaşlı adam selâma hazırlanıyor, zahmet etmesin, gösteriş olmasın.” diyor ve yollarını değiştiriyorlar.

 

Albay Ahmet Naci Kabatepe

Çok demokrat bir subaydı.

1914 doğumlu Ahmet Naci Kabatepe Bursa Askeri Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Harp Okulu’ndan 30 Ağustos 1934 tarihinde asteğmen olarak çıktı, Maltepe Atış Okulu’nda staj yaptıktan sonra 28 Şubat 1935 tarihinde teğmen oldu. 1938 yılında üsteğmen, 1943 yılında yüzbaşı, 1952 yılında binbaşı, 1958 yılında yarbay ve 1960 yılında albaylığa yükseldi. Menemen, Bayramiç, Pasinler, Gezköy, Simav, Banaz, Lüleburgaz, Manisa, Kurtalan ve Bitlis’te görev yaptı. 27 Mayıs 1960 tarihinden sonra alay komutanı iken Bitlis Valiliği ve Malazgirt Kaymakamlığı’nda bulundu. Aynı zamanda buraların Belediye Başkanlığı ve Garnizon Komutanlığı’nı da yaptı. 2 Eylül 1960 tarihinde, Bitlis’te 34. Piyade Alay Komutanı iken, kendi isteği ile emekli oldu. 1994 yılında İstanbul’da vefat etti.

                         Gezköyü, Erzurum, 1951

 

Yazar:

Erdal Kabatepe 1 Şubat 1945 tarihinde Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde doğdu. Babasının görevi nedeni ile çok sık yer değişikliği sonucu eğitimini hemen her yıl başka bir okulda yaptı. Bursa Erkek Lisesi mezunudur.

1967 yılında İstanbul’da Robert Kolej Yüksek Okulu (bugünkü Boğaziçi Üniversitesi) İnşaat Mühendisliği’nden lisans diploması aldı. 1965-1967 döneminde aynı bölümde asistanlık yaptı. Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Şehir Planlama’dan Yüksek Lisans diploması; PPC, Bradford Üniversitesi’nden (İngiltere) Endüstri Projeleri sertifikası aldı.

1968-1983 yılları arasında Başbakanlık, Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman ve Enerji Grubu Başkanı; 1980 yılında Cenevre’de, Birleşmiş Milletler’de ve 1983 yılında Washington’da, Dünya Bankası Enerji Bölümü’nde müşavir olarak çalıştı.

ERKA GRUP’un kurucusu ve 1984 yılından bugüne Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

Farklı alanlarda faaliyet gösteren yerli ve uluslararası pek çok Sivil Toplum Kuruluşunu kurdu ve Başkan olarak hizmet etti. 1982 yılında Eisenhower Fellow seçildi ve Eisenhower Fellowship Vakfı’na Uluslararası Danışma Konseyi Eş Başkanlığı yaptı. LİBERAL HAREKET’in öncülüğünü yaptı. Yunanistan ve Orta Asya ülkelerine 1992 yılında başlayan iş seyahatlerini oluşturan, yerli ve yabancı iş insanlarına bu bölgelerde öncülük eden ilk iş insanıdır.

3.430 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir