Osmanlı Devleti, “hürriyet, adalet, müsâvât” sloganlarının gölgesinde gerçekleşen II. Meşrutiyet’in ilanından birkaç yıl sonra kendisini bir ateş çemberinin içerisinde bulmuştur. Trablusgarp Savaşı’nın izleri henüz silinmemişken, Balkan Savaşları başlamış, onun yaralarını sarmadan da Birinci Dünya Savaşı patlak vermiştir. Yaklaşık on yıl süren bu felaket yılları toprak kaybı dışında, büyük göç ve ekonomik buhranları da beraberinde getirmiştir. Bu savaşlar içerisinde sebep ve sonuçları itibariyle en acı ve ibretli olanı Rumeli topraklarına veda ettiğimiz Balkan Savaşlardır. Ve 2012 yılı Balkan Harbi’nin 100. sene-i devriyesidir.
8 Ekim 1912- 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında cereyan eden Balkan Harbi, adeta arkasından gelecek büyük yangının habercisi olacak küçük bir yangın gibidir. Osmanlı Devleti, bu savaş sonunda tarihinin en ağır yenilgisine uğrayarak sınırlarını Adriyatik kıyılarından Meriç Nehri’ne kadar çekmek zorunda kalmış ve Rumeli toprakları terk edilmiştir.
Balkan Harbi, Balkanlar’daki dengeleri büyük oranda değiştirmiş, Balkanlarda yeni kurulan diğer devletlerin yanında Arnavutluk da kurulmuştur. Balkan Harbi, Avrupa devletlerini de etkilemiş, bloklar arasındaki gerginliği arttırmış, silahlanma yarışını hızlandırmıştır. Bu da I. Dünya Savaşı’nın çıkmasına sebep olmuştur.
Balkan Harbi üzerine yazılmış mevcut kaynaklar içerisinde kanaatimizce en önemlisi Şark Ordusu Kumandanı Abdullah Paşa’nın hatıratıdır. Bu hatıratı önemli kılan sebeplerin başında, Abdullah Paşa’nın Şark Ordusu Kumandanı olarak harbin bütün safhasını yaşamış olması, bütün yazışmaları günü gününe kaydetmesi ve harbin gidişatını çok iyi okuyup üstlerini, muhtemel bir yenilgi ve hezimet konusunda uyarmış olması gelir. Fakat ordunun içinde bulunduğu maddî ve manevî zaaflar, askerin aç, susuz ve perişan bir halde oluşu, siyasî çekişmeler, ulaşım sıkıntısı, malzeme yetersizliği gibi yenilgiyi hazırlayan nedenler bu felaketi netice vermiştir. Abdullah Paşa’nın hatıratı, 20. yüzyılın başında Osmanlı Devleti’nin yaşadığı acı savaş tecrübesinin ibretli vesikalarındandır. Hatıratı önemli kılan diğer bir nokta da şudur: Bilindiği gibi hatıratların olaylar karşında şahsî bir müdâfaa, sübjektif bir mütâlaa ve objektiflikten uzak olması cihetleri en önemli kusurlarındandır. Abdullah Paşa gelebilecek tenkitlere meydan vermemek için harp esnasındaki yazışmaları günü gününe hatıratına kaydetmiş, şahsî yorum ve mülâhazalarını bu belgeler üzerine yapmıştır. Bununla beraber, Abdullah Paşa’nın hatıratını biraz da müdafaa niyetine aldığı da gözden kaçırılmaması gereken bir gerçektir.
Eseri yayına hazırlarken Osmanlı Türkçesi ile yazılmış, 1336 tarihli ve Erkân-ı Harbiye Mektebi Matbaası’nda İstanbul’da basılmış olan 232 sayfalık nüshayı esas aldık. Abdullah Paşa’nın hatıratı üzerine İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı’nda 1991 yılında bir yüksek lisans çalışması yapılmıştır. Çalışmamız esnasında bu tezden de faydalandık. Açıkça söylemek gerekirse kıymetli bir emeğin ürünü olan bu çalışmanın birçok hataları, eksiklikleri bulunmaktadır. Tezi incelerken birçok bölümün atlanmış olduğunu, bazı kelime ve terkiplerin yanlış okunduğunu gördük. Bununla birlikte konuyla ilgili detaylarda bu çalışmadan da faydalandık. Abdullah Paşa’nın hâtıratı, Balkan Harbi’ne dair önemli bir vesika niteliğinde olduğundan eseri neşre hazırlarken Osmanlı Türkçesi ile yazılmış nüshayı, imlâya esas aldık. Ancak günümüzde ifadesi değişmiş bazı kelime ve terkiplerde imlâ noktasında tasarrufta bulunduk.
Eserde adı geçen şahıs, mekân ve dönemle ilgili bazı kavramları dipnotlarla zenginleştirdik. Eseri hazırlarken en çok zorlandığımız meselelerden birisi, yer isimlerinin doğru imlasıydı. Bu meselede mümkün olduğu kadar kaynaklara müracaat ederek doğru imlâyı bulmaya çalıştık. Buna rağmen emin olmadığımız yer imlâları da eserde mevcuttur. Bu sıkıntının izalesi için gerekli gördüğümüz yerleri terim anlam, yer adı ve şahıslara dair dipnotlarla açıkladık. Giriş bölümündeki Balkan Harbi’ne ve Abdullah Paşa’nın hatıratına dair değerlendirme yazısı hatırata bir girizgâh niteliği taşımaktadır. Okuyucular, Balkan Harbi ile ilgili bazı belge ve bilgileri de eserin ekler bölümünde bulabilecektir. Neticede evlad-ı vatana bir kumandanın yadigârı ve ibret vesikası olan bu eseri yayına hazırladık. Titiz çalışmamıza rağmen gözümüzden kaçmış birtakım hatalarımız olabilir. Bu hatalardan dolayı dikkatli okuyucularımızın nazar-ı insafına sığınıyoruz. Son olarak Balkan Harbi’nde vatan uğrunda canını feda eden aziz şehitlerimizi, komutanlarımızı rahmetle yâd etmeyi bir vecibe biliyoruz. Bir daha bu denli millî bir felaketin yaşanmaması temennisiyle…
Tahsin Yıldırım-İbrahim Öztürkçü
Çamlıca, Ekim 2011
Bilgi için:
DBY YAYINLARI
(Dün Bugün Yarın Yayınları)
Ticarethane Sokak, Tevfikkuşoğlu İşhanı, No:41/36 Sultanahmet – Fatih / İstanbul – Türkiye
Tel. +90 212 526 98 06
dby@dby.com.tr
İstek için: