GELİBOLU’YU ANLAMAK

25 Nisan 1915 Anzak Çıkarması İlk Saatleri – Daha Erken Müdahale Edilebilir miydi? ( Ahmet Yurttakal )

Bu makalede 25 Nisan 1915 Gelibolu Yarımadası Arıburnu Çıkarmasının ilk saatleri değerlendirilmiştir. Anzakların çıkarmasına karşı daha önceden bilhassa kolordu Komutanlığı’nın iki cepheye yakın yer olan Eceabat’ta bulunmalıydı. Eceabat’ta 9. ve 19. Tümen komutanlıklarını yönetecek başka bir birim olmayışı ilk saatlerdeki sevk idareyi geciktirmiş, Türk komuta heyetinde ciddi bir koordinasyonsuzluk yaşanmıştır. Yarımadada geniş bir alandan sorumlu olan karargahı Sarafim Çiftliği’nde bulunan 9. Tümen hızlı hareket edememiştir. İhtiyat tümeni 19. Tümen savaşa hemen dahil olması önemliydi. Çok daha erken müdahale edebilse çıkarmanın seyri değişebilirdi. Bu konuda yeni çalışmalar gerektiği açıktır. (A.Y.)

Maskirovka Harekatı – KûtulAmare bir zafer midir? ( Tuncay Yılmazer )

KûtulAmare İngilizler için tarihlerindeki en küçük düşürücü yenilgilerden birisi. Zaten bunun için tıpkı Çanakkale’deki gibi komisyon kurup sorumluları hesap vermeye çağırdılar. ( Soruşturmanın bazı açılardan göstermelik olması vs. başka konu) Ancak öyle anlaşılıyor ki genel tarih anlatımımızda Birinci Dünya Savaşı’nı parçalara bölme geleneğinin son örneği Kutü’lAmare olacak. Oysa KûtulAmare Zaferine giden süreç; Rusların neredeyse Doğu Anadolu’nun büyük bölümünü ele geçirdikleri Ocak 1916’daki Azap-Köprüköy harekatıyla ,Çanakkale Savaşı’ndan sonra elde kalan birliklerin önemli bir kısmının gereksiz yere Avrupa cephelerine gönderilmesiyle ve Kut zaferinden sadece 10 ay sonra Bağdat’ı kaybetmemiz ile birlikte değerlendirildiğinde iş değişiyor. Bir askeri zafer stratejik bir başarıysa, siyasi ve sosyal olarak ülke yararına olumlu sonuç doğruyorsa anlamlıdır. Taktik askeri zaferleri kazansanız bile savaşı yanlış yönetiyorsanız başarısızlık kaçınılmaz. Osmanlı Devleti İttihat Terakki Hükümeti Birinci Dünya Savaşı’na hem giriş sürecini ve sonrasını yönetememiş, savaş ülkemiz açısından askeri, siyasi ve toplumsal felaketle sonuçlanmıştır. Aradan 100 sene geçtikten sonraki kuşaklara düşen Halil Paşa’dan Mustafa Kemal’e alternatif bir General Patton yaratmak , “unutulan-unutturulan zafer vs. gibi sloganik ifadelerden etkilenmek olmamalı. Daha soğukkanlı değerlendirmeler yapmak gerekiyor. (T.Y.)

Konferans – Kut ül Amare Zaferi ( İPTAL DUYURUSU )

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı-Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılına özel olarak  konferansları kapsamında düzenlediği Mart ayındaki konferans “Kut’ül Amare Zaferi” konuludur. Konuşmacı Dr. Sezai Dumlupınar.  Konferans, 26 Nisan 2016 Salı günü 18.00’de Atatürk Kitaplığı’nda gerçekleştirilecektir.

SÖZKONUSU PROGRAM DÜZENLEYEN KURUM TARAFINDAN İPTAL EDİLMİŞTİR. OKUYUCULARIMIZA DUYURULUR.
 

Elveda Güzel Vatanım – Ahmet Ümit (Sinem Şahin)

   Tarihi polisiye romanlarıyla tanınan yazar Ahmet Ümit yeni kitabı ”Elveda Güzel Vatanım” ile okuyucusuyla buluştu.
          Romanda eski İttihatçı aynı zamanda edebiyat ve vatan sevdalısı olan Şehsuvar  Sami ana karakter olarak karşımıza çıkıyor. Romanın tamamı mektup yöntemiyle yazılmış. Vatanı ve aşkı arasında kalmış olan Şehsuvar ‘ ın unutamadığı gençlik aşkı Ester ‘e ulaşıp ulaşamacağını bile bilmeden yazdığı mektuplarla başından geçen olayları anlatıyor. Birileri tarafından takip edildiği, kendi ile ilgili kötü planlar yapıldığını düşünen Şehsuvar roman boyunda mektuplarını Pera Palas otelinden yazıyor. Romanda geçen zaman Cumhuriyet’in ilk yılları iken mektuplarda İttihat ve Terakki Cemiyeti’ nin kuruluşundan İstanbul ‘un işgaline kadarki zamanı geri dönüşlerle Şehsuvar ‘ ın anılarından izliyoruz.(S.Ş.)

Türkiye nin Bağdat Büyükelçiliği Kutü-l Amare Zaferini her yıl kutluyor ( Faruk Kaymakçı)

29 Nisan 1916 tarihinde kazandığımız Kutül Amare Zaferinin 100. Yıldönümü olan 2016 yılına girdik. Çanakkale Zaferi ile birlikte tarihimizde önemli bir başarı olan Kutü’l Amare Zaferinin 100. Yıldönümü geçen yıl Çanakkale Zaferinin 100. yılında olduğu gibi ülkemizde ve Irak’ta çeşitli etkinliklerle kutlanacak.Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçiliği, aslında 29 Nisan’ı Kutül Amare Zaferini her yıl anıyor, Kut’taki şehitlerimizi ziyaret ediyor, mezarlarını suluyor, karanfil bırakıyor ve Kutül Amare zaferini hem Türklerin hem Iraklıların hafızalarında canlı tutmaya çalışıyor. (F.K)

Çanakkale Muharebelerinde Osmanlı Ordusunun Asker Kaybı (Ayhan Candan)

            I. Dünya Savaşı’nın en kanlı mücadelenin yaşandığı Çanakkale Cephesinde şiddetli geçen çarpışmalar sonucunda ordunun büyük kısmı savaş dışı kalmıştır. Tartışılan konuların başında savaşta şehit olan asker sayısının kaç kişiye tekabül ettiği ile ilgilidir. Konuyla ilgili üzerinden yıllar geçmesine rağmen derinlemesine bir araştırmanın yapıl-a-mamış olması kaynakların birbirinden farklılıklar göstermesi işin zorluk derecesini artırmaktadır.
Şehit asker sayısı belirlenirken yapılan hatalardan en büyüğü kelimelerin yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklandığı bir gerçektir. Şehit ve zayiat kelimeleri karıştırılarak kullanılmıştır. Bunun için anlamlarını açıkça bilmemiz gereken Arapça menşeli şehit kelimesinin anlamı kutsal bir ülkü, din veya inanç uğrunda ölen kimse anlamı taşımaktadır. Zayiat kelime manasıyla “yitik, kayıp” anlamına gelmektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere cephede fiilen savaşma özelliğini kaybeden askerler için kullanılmalıdır. O halde ordu zayiatı denilince cephede ölenler, yaralananlar, esir düşenler, kaybolanlar ve kaçanlarla birlikte toplam sayıyı kabul etmek gerekmektedir. (A.C.)
 

Eğitimli Neslin Birinci Dünya Savaşı ile İmtihanı ( Dr. Nuri Güçtekin )

. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun en fazla ihtiyaç duyduğu askeri sınıf subaylardır. Subaylar içerisinde en fazla eksiklikte küçük rütbeli subaylardı. Eğitimsiz askerlerden subay tayin etmek veya yetiştirmek mümkün olmadığı için eldeki tek kaynak yüksekokul ve lise öğrencileri ile öğretmenlerdi.
Bu süreçte eğitimli nesil; tahsillerinden ve gelecek hayallerinden hatta verebilecek en son şeyleri olan canlarını vatan müdafaası yolunda vermekten çekinmemiştir. Bu süreçte “vatana verdikleri değer kendi hayatlarına verdikleri kıymetten daha fazla olmuştur.”
Bu cansiperane kahramanlık ve fedakârlık devlet nezdinde karşılıksız kalmamıştır. Özellikle eğitimli neslin doğabilecek tüm hak ve mağduriyetleri giderilmesi için gereken tüm kanuni düzenlemeler yapılmıştır. Az da olsa geri dönebilen öğrencilere, emsallerinin bu süreçte kazanmış olduğu tüm haklar verilmiştir. Birçoğu bir üst sınıfa ya da sınavsız üniversiteye alınmıştır. Osmanlı Devleti tüm imkânsızlıklara rağmen vatan uğrana canlarını ortaya koyan ve askerden dönebilen bu vatan evlatlarına vefa borcunu ödemek için gereken kararları almış ve uygulamaya koymuştur. (N.G.)

Birinci Dünya Savaşı nda Yozgat Lisesi (Dr. Nuri Güçtekin)

Bu küçük çalışma; Anadolu yaylası olan Yozgat’ta “Taş Mektep” ya da “Sarı Mektep” olarak bilinen ve Yozgat’ın eski üniversitesi gibiymiş gibi itibar gören, Yozgat Lisesi’nin I. Dünya Savaşı yıllarında bilinmeyen tarihi hakkındadır. Yozgat Mekteb-i Sultanîsi, 1919-1920 eğitim yılında Konya Sultanî Mektebi’ne nakledilmiştir. 1924 yılında halkın isteğiyle tekrardan açılmış ve 1933-1934 ders yılından itibaren Yozgat Lisesi adını almıştır. Lise olarak açılmasında Yozgat milletvekili Salih Bozok ve Yozgat valisi Baran Bey’in büyük gayretleri olmuştur.  Kuruluşunun 121. yılını geride bırakan Yozgat Lisesi; devlet kademesinde ve kendi alanında çok önemli mevkilere gelmiş önemli isimler yetiştirmiştir
Bu metin Dr. Tuncay Yılmazer’e sitesinde kullanılması için hazırlanmıştır. Bu nedenle yazar ve yayınevinin telif hakları nedeniyle kaynak gösterilmeden kullanılmamalıdır. Nuri Güçtekin, Eğitimli Neslin I. Dünya Savaşı’yla İmtihanı, İskenderiye Yayınları, Nisan 2015.

Çanakkale Seferberliği: Savaş, Eğitim, Cephe Gerisi (Mustafa Selçuk)

Çanakkale Cephesinde “askerin kahramanlığını yaşatmak için” ülkenin bütün imkânları seferber edildi. Özellikle de beşeri sermaye, eğitimli gençler bu savaşta yitirildi. Çanakkale seferberliği, harp sahası ve cephe gerisiyle Osmanlı/Türk tarihinin en anlamlı sayfalarını oluşturmaktadır. Bu çalışmada Çanakkale Savaşlarının cephe gerisi üzerine yoğunlaşıldı. Harp sahasında yapılan geziler, görsel propaganda aracı mecmualar, savaşın filme alınması, sanat ve edebiyat alanındaki çalışmalar incelendi. Silahaltına alınan on binlerce yükseköğretim gençliğinin savaş tecrübeleri, yaşadıkları mağduriyet ele alındı. Gelibolu Cephesinde mücadele eden V. ordunun iaşesi ve Osmanlı Erkânıharbiyesinin Çanakkale Savaşları üzerine hazırladığı askeri tarih çalışmaları incelendi. (M.S.)